14 Eylül 2024 Cumartesi’yi Pazara bağlayan gece Yüce Rabbimizin âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) mevlidi şerifini inşallah idrak edeceğiz. Hz. Muhammed Yüce Allah’ın insanlığa gönderdiği son peygamber ve bütün insanlığın ilahi rehberidir. Onun gelişiyle insanlık başta inanç, ibadet ve ahlaki yozlaşmalar konularında bireysel ve toplumsal düzeyde pek çok değişim ve gelişime şahit olmuştur.
Diyanet İşleri Başkanlığımız 2024 yılı “Mevlid-i Nebi Haftası” ana temasını “Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası” olarak belirlemiştir. Hafta boyunca yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirilecek çeşitli etkinliklerle Hz. Peygamber’in örnekliği çerçevesinde ana tema konusuna dikkat çekilecek, konu hakkında toplumsal bir duyarlılık ve bilinç oluşmasına katkı sağlanacaktır.
İslam’ın ortaya koyduğu ilke ve değerler, bir yandan Müslümanın inanç, duygu, düşünce ve davranışlarını inşa ederken diğer yandan da şahsiyetinin/kişiliğinin oluşup olgunlaşmasını sağlar.
Şahsiyet kelimesi modern psikolojinin bir terimi olup buna klasik İslâmî kaynaklarda rastlanmaz. Şahsiyet, insanın iyi ve kötü davranışlarının tümüdür. Mizaç ve karakterle yakından ilgilidir. Gelişmeyle değişen yanları olduğu gibi belli bir oranda süreklilik taşıyan yanları da vardır.
Türk Dil Kurumu’na göre kişiye özgü karakteristik özelliklerin tümüne şahsiyet denir.
Şahsiyetin Türkçedeki karşılığı ise “kişilik” tir. Kişilik, bir kimsenin kendisine özgü manevi ve ruhi özelliklerinin bütünü demektir. Şahsiyetin/kişiliğin oluşumuna etki eden pek çok etken vardır. Din, kültür, yaşanılan coğrafya, alınan eğitim, sosyal statü ve psikolojik ihtiyaçlar en başta gelenleridir.
Kur’an-ı Kerim ve Sahih Sünnette şahsiyet kavramı geçmemekle birlikte insan kişiliğini ve davranışlarını ifade eden birçok kavram yer almaktadır. Şâkile, huluk, fıtrat, nefis, kalp gibi temel kavramlar insanın kişiliği ile ilgilidir. Kur’an-ı Kerimde ifade edildiği gibi insan içinde iyiliği ve kötülüğü potansiyel olarak barındıran bir varlıktır. İnsan bazı özelliklerini doğuştan getirirken, bazı özelliklerini de aile ve çevreden eğitim yoluyla öğrenerek elde eder. Bunların tamamı onun kişiliğini oluşturur.
Kur’an-ı Kerim ve Sahih Sünnette bakıldığında Müslümanın şahsiyetinin oluşturan temel kavramların başlıcalarının şunlar olduğu görülür.
İman
Müslümanın şahsiyetini oluşturan en önemli unsur imandır.
Kur’an-ı Kerimde, “İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.” Buyurulur. (En’âm; 82)
İmandır o cevher ki İlâhî ne büyüktür…
İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür!
İmanın en önemli ilkesi olan tevhidi önceleyip ona halel getirecek her türlü yaklaşımdan uzak durmak, Müslüman kimliğin en önemli noktasını oluşturmaktadır.
İstikamet
Dinî ve ahlâkî hükümlere uygun bir hayat sürme, her türlü aşırılıktan sakınma, Allah’a itaat edip Hz. Muhammed’in sünnetine uyma diye tanımlayabileceğimiz istikamet üzere olma Müslümanın en bariz vasıflarından birisidir.
“sırât-ı müstakîm” yani dosdoğru yol üzerinde sapmadan yürüme Müslümanın şahsiyetinin alamet-i farikasıdır.
Takva
Takva ile şahsiyet arasında doğrudan bir alaka vardır. Bu alakayı anlayabilmek için her iki kavrama da biraz daha yakından bakmak gerekir. Takva kulun, azametinden korkarak ve rahmetini ümit ederek Rabbine karşı olan kulluk görevlerini yerine getirmesi, emirlerini tutup yasakladıklarından kaçınması anlamına gelen bir terimdir.
Takva ile kişilik arasında derin bir bağlantı bulunmaktadır. İkisi de insanın iç dünyasını ve dış dünyadaki davranışlarını şekillendiren önemli unsurlardır. Takva, kişinin karakter gelişiminde önemli bir rol oynar. İnanç, ibadet, hamd, sabır, şükür gibi takva ile ilişkilendirilen özellikler, kişinin karakterinin temel taşlarını oluşturur. Bu da kişinin nasıl bir insan olduğunu belirler
Dosdoğru olmak
“Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) vaad edilmekte olan cennetle sevinin!”” (Fussilet; 30)
“Senin yanında hak yola dönenlerle birlikte, sana buyurulduğu gibi dosdoğru ol! Siz de azıp sapmayın. Allah, yaptıklarınızı çok iyi görmektedir.”( Hûd Suresi, 112 ) Bu ayet-i kerimede Müslümanın şahsiyetinin esaslarını teşkil eden iki ilke yer almaktadır: Emrolunduğu gibi dosdoğru yaşamak ve haddi aşmamak, yani Allah’ın belirlediği sınırların dışına çıkmamak.
Adalet ve liyakat
Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammet ahlaki değerler bağlamında toplumsal düzenin adalet ve liyakat ile sağlanması üzerinde hassasiyetle durur. Zaten bunlar olmadığı takdirde toplumdaki tüm değerlerin çürüyeceği açıktır.
Kur’an ahlakı ile ahlaklanmak
Kur’an’ın ahlâkıyla ahlaklanmak; bütün Müminleri kardeş bilip, kardeşlik hukukunu zedeleyen söz ve davranışlardan uzak durmaktır. Kur’an’ın ahlâkıyla ahlaklanmak, her bir ayet-i kerimeyi huşû içerisinde okuyup içimize sindirmek ve onların her birini hayatımızın düsturu hâline getirmektir. Bu ilkeler Müslümanın şahsiyetini oluşturan düsturlardır.
Bugün insanlık Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yaşayarak öğrettiği şahsiyet ilkelerini kavrayarak benimseme ve yaşamaya her zamankinden daha fazla muhtaçtır. Resul-i Ekrem’in (s.a.v) rehberliğini tüm insanlığa tanıtacak olanlar bizleriz. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki; bugün Müslümanlar genel olarak bu şuur, duygu, yaşayış ve ahlaktan uzak görünüyorlar. Bu Mevlid Kandilinin Müslümanların bu inanç, şuur, ahlak ve yaşayış ilkelerini kazanmamıza vesile olmasını diliyorum.
Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü
YORUMLAR