Gözler, ruhun aynasıdır derler. Peki ya o aynayı çerçeveleyen kirpikler? Onlar, bakışlara derinlik katan, duyguları büyüten, sessiz bir çığlığın en güçlü tercümanıdır. İşte tam da bu yüzden rimel, kadınlık tarihinin en kadim ve en büyülü makyaj araçlarından biri. Antik Mısır’da kohl ile koyulaştırılan kirpiklerden, 21. yüzyılın devrimci “volume boost” formüllerine kadar… Rimel, yalnızca bir kozmetik ürünü değil, kadının bakışlarına hükmetme arzusunun simgesi. Çünkü bir kadın kirpiklerini bir kez katman katman çerçevelediğinde, artık görünmekle kalmaz, görür.
Rimel Nedir? Tarihten Günümüze Bir Yolculuk
Rimel, kirpikleri uzatan, kalınlaştıran ve renklendiren bir kozmetik ürünü. Temel bileşeni genellikle pigmentler, yağlar ve balmumu olan bu sihirli formül, antik çağlardan beri kadınların gözlerini vurgulamak için kullanılıyor. MÖ 4000’lerde Mısırlılar, kirpiklerini korumak ve kötü ruhlardan sakınmak için kohl adı verilen bir karışım sürerken, Orta Çağ Avrupası’nda kadınlar kirpiklerini kesmek zorunda bırakıldı (zira “bakışları baştan çıkarıcı” bulunuyordu!). Modern rimelin doğuşu ise 19. yüzyıla uzanıyor: 1917’de Maybelline’ın ilk ticari rimeli, bir gazyağı ve kömür karışımıydı. Bugünse, suya dayanıklılığından lüks bileşenlerine kadar sayısız seçenek, kadınlara “istediği bakışı” yaratma özgürlüğü sunuyor.
Ancak rimel, yalnızca bir ürün değil. O, kadının gözlerinin gücünü kontrol etme hırsının ta kendisi.
Neden Gözler? Çünkü İlk İzlenim Bir Bakışta Saklı!
İnsan beyni, bir yüzle karşılaştığında ilk 7 saniyede izlenim oluşturur. Ve bu izlenimin %55’i gözlerden gelir. Rimel, işte tam da bu bilinçaltı gerçeğin farkında olan kadının stratejik silahı. Kirpikleri çerçeveleyen bir kat rimel, gözleri daha geniş, daha canlı ve daha dikkat çekici hale getirir. Bu yüzden bir iş görüşmesinde, ilk randevuda veya özgüven gerektiren her anında, kadınlar ilk olarak rimeline uzanır. Çünkü bilirler: Güçlü bir bakış, güçlü bir duruşun kapısını açar.
Ünlü modacı Coco Chanel, “Bir kadın üzgünse, rimelini tazelesin” derken aslında şunu vurguluyordu: Rimel, bir maskelenme aracı değil, yeniden doğuşun sembolü.
Feminist Bir Eylem Olarak Rimel: “Bakışlarım Bana Ait!”
Toplum, kadının bedeni üzerinde söz sahibi olmaya çalıştığı gibi, bakışları üzerinde de tahakküm kurmak istedi. “Fazla uzun kirpikler abartılıdır”, “sürmeli gözler dikkat dağıtır” gibi yargılar, aslında kadının kendi bedeniyle kurduğu ilişkiyi denetleme çabası. Oysa rimel sürmek, tam da bu yargılara karşı bir duruş. Trans kadınların kirpiklerini özgürce boyaması, genç bir kızın ilk rimelini annesinden ödünç alması veya 60’ların feministlerinin gözlerini kalın çizgilerle öne çıkarması… Hepsi, “Benim bedenim, benim kurallarım” çığlığı.
Rimel, aynı zamanda bir direniş aracı. 1920’lerde flapper kadınlar, kısa saçları ve koyu rimelleriyle “namuslu kadın” tanımını yıktı. 1960’larda Twiggy’nin devasa kirpikleri, kadınlığın “narin” kalıplarını parçaladı. Bugünse, makyajsız yüzüyle sosyal medyada fotoğraf paylaşan bir kadın kadar, gözlerini neon mavi rimelle vurgulayan genç bir sanatçı da feminist bir tavır sergiliyor. Çünkü feminizm, seçim hakkını savunur.
Rimel Sürerken Aslında Ne Yapıyoruz? Bir Ritüelin Anatomisi
Sabah aynasında rimelini süren bir kadın, yalnızca kirpiklerini boyamaz. O an, bir kendini inşa etme sahnesidir. Fırçanın her hareketi, o günkü rolüne hazırlanan bir aktrisin makyajı gibidir:
– İlk Kat: “Bugün dünyaya açılıyorum” der.
– İkinci Kat: “Sözümü duyurmaya hazırım” diye ekler.
– Üçüncü Kat: “Ve kimsenin beni görmezden gelme lüksü yok” diye bitirir.
Bu ritüel, kadının kendine ayırdığı o özel anda, “Bugün nasıl bir ben olmak istiyorum?” sorusuna yanıt vermesidir. Belki minimalist bir kat, belki drama dolu üç kat… Her tercih, farklı bir hikâye anlatır.
Rimel ve Özgüven: “Bakışlarınla Devir!”
Rimelin en büyük gücü, kadının kendine olan inancını pekiştirmesidir. Bilim bile bunu doğruluyor: 2011’de Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, makyaj yapan kadınların özgüvenlerinin arttığını ve sosyal etkileşimlerde daha aktif olduğunu gösterdi. Çünkü rimel sürmek, bir tür zırh giymek gibi. İş yerinde sunum yaparken, sokakta yürürken veya sevdiğine “Hayır” derken… Gözlerinin vurgulandığını bilen bir kadın, adımlarını daha sert atar.
Unutmayın: Marilyn Monroe’nun ikonik kıvrımları kadar, Audrey Hepburn’ün minimalist tarzı da güzeldi. Önemli olan, sizin hangi tarzın sizi güçlü hissettirdiği.
Rimel Dolabınız Bir Silahınız Olsun: İpuçları ve İlhamlar
– Doğal Bir Bakış İçin: Kahverengi rimel tercih edin. Kirpik diplerinden uca doğru “zig-zag” tekniğiyle sürün.
– Dramatik Etki İçin: Önce kirpiklerinizi kıvırın, sonra suya dayanıklı siyah bir rimeli 3-4 kat uygulayın.
– Göz Sağlığı İçin: Rimelinizi 3 ayda bir yenileyin. Temizleme aşamasında kirpiklerinizi çekmeyin; yağ bazlı bir temizleyici kullanın.
Son Söz Yerine: Gözleriniz Konuşsun!
Sevgili rimel severler, bir dahaki sefere elinize o küçük şişeyi aldığınızda, bunun yalnızca bir kozmetik ürünü olmadığını hatırlayın. O, binlerce yıldır kadınların gözlerindeki ışığı çalan tüm yasaklara, yargılara ve korkulara karşı bir zafer simgesi. İster tek kat sürün, ister “mega volume” ile çıkın. Önemli olan, o fırça darbelerinin ardındaki sizin sesinizin duyulması.
Çünkü dünya, kadının bakışlarındaki gücü kısmaya çalıştığında, ona en iyi yanıt bir kat daha rimel sürmektir.
Kirpikleriniz uzun, bakışlarınız hep diri kalsın…
YORUMLAR