Yeryüzü var olduğundan bu yana hiçbir insan günümüze kadar yaşamadı. Hepsi bu dünyayı terk edip gitti. Ve giderken sahip oldukları hiçbir şeyi yanlarında götüremediler. Her şeyi arkalarında bıraktılar.

Yetki sahibi insanlar, servet sahipleri, güzellikleriyle göz kamaştıranlar, güç ve kuvvetleriyle övünenler… Tarih kitaplarında yer almış bazı önemli kişiler dışında kişiler dışında hiç kimsenin adı bile hatırlanmıyor.  Halbuki bütün insanlar önemli ve değerlidir. Hepsinin bir hayat hikayesi vardır. Ama şimdi hiç birinin adı bilinmiyor. Sanki hiç yaşayamamışlar gibi bu dünyadan göçüp gittiler.

 Onların bizi bıraktıkları gibi, biz de onları bırakıp geri dönüyoruz.En yakınlarımız bile ancak kabir kapısına kadar bizlere eşlik ediyor. Dünyada her gün milyonlarca insanın hayatını kaybediyor ve her gün milyonlarca insan dünyaya gözlerini açıyor. Dünya sürekli dolup boşalıyor.  Dünya bir bekleme salonu gibi. Herkes zamanını bekliyor.

 Çok uzun hedeflerin,  hırsların,  kaygıların,  yaşam stresinin,  gelecek kaygısının, çekişmelerin hepsi bir anda son bulacak. Bu açıdan baktığımızda günlük hayatta kendimizi meşgul ettiğimiz ve enerjimizi tükettiğimiz birçok şeyin anlamsız olduğunu görüyoruz. Ara sıra bunları hatırlamak  hırslarımız ve kaygılarımızın azalmasına yardımcı olacaktır. Bir adım önde veya arkada olmayı önemsememek,  daha huzurlu bir hayatın anahtarı olabilir.  Geride bırakacağımız şeyler için bu kadar yorulmaya  değer mi? İmamı Gazali; mezardakilerin pişman olduğu şeyler için dünyadakiler birbirini yiyor, diyor. Yaşamın, zamanın ve sevdiklerimizin kıymetini bilelim.