Sizin adınız ne? Berk, Tuğçe, Ahmet, Ayşe, Ali… Hiç size verilen adın özelliklerini taşıdığınızı düşündünüz mü? Bana şöyle geliyor ki; adımız bizim karakterimizi, başarımızı ortaya koyuyor.

Bilir misiniz bilmiyorum. Eskiden süregelen bir gelenek varmış. Dede Korkut Hikayeleri’ni izlemiş veya okumuşsanız buna tanıklık etmişsinizdir. Her yeni doğan çocuğun adını koymak için 14 yıl beklenirmiş. 14 yıl içinde eğer bir başarıya sahip olursa o isimle adlandırılırmış. Hatta bir yazıya göre bir çocuk azgın bir boğayla cesurca mücadele etmiş ve onu yenmiş. Bunun karşılığında çocuğun adını Boğaç Han koymuşlar.

İnsanın  kafasında şu soru oluşuyor.. Peki ya 14 yaşına kadar bir başarı sergileyemezse ne olur? Ona da bir çözüm bulmuşlar elbet. 14 yılın sonunda bir başarı sergilemediyse obaya gelen ilk yabancının ismini veriyorlarmış. Bu yabancı bir hayvan bile olsa.. Tilkiyse tilki, tavuksa tavuk…

Bu uygulama eski Türklerin başarıya ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Şuan yaşadığımız devirde böyle bir şey devam etseydi bir adınız olur muydu? Elinizde bir başarınız var mı? Eskiden başarıya önem verilen döneme bakın bir de şimdiye. İnsanlar işe bile gitmek istemiyor. Ee, bunun sonucunda da başarı kelimesi rafa kalkıyor. Sadece rafa kalksa iyi, biliyoruz ki bir yerlerde her zaman başarıyı yakalayan birileri var. Fakat bu da göz ardı ediliyor sadece. Bu konu üzücü olduğu kadar düşündürücü de…

Yazıyı okurken merak ettiniz mi? Düşündünüz mü? Acaba benim adım ne olurdu diye.. İnsanlar sizi hangi başarı isminizle çağırırdı? Mesleğimde başarılı mıyım bilmiyorum ama, benim adım ya Sanat ya da Grafik olurdu sanırım.. Sizler de başarınızı bir düşünün derim..