Hayatınızda değer verdiğiniz insanlara bir bakın, bir de onların size verdiği değere… Bir eşitsizlik görüyor musunuz? Sizi anlamayan insanlar mı, siz mi kendinizi anlatamıyorsunuz?

Öncelikle bu iki sorunun da cevabını bulmak gerekir bir şeyleri yoluna koymak için. Arada uçurum gibi bir fark görmek de bir ihtimal tabi ki.. Ki genellikle de böyle olur. Soruların cevabını bulduğunuzda kafanızı kurcalamaya başlayan şeyler olur. Doluya koysanız almaz, boşa koysanız dolmaz.

Peki bu durumda ne yapmak gerekir? Bana kalırsa size değer vermeyen, sizin verdiğiniz değerin farkında olmayan insanları, hayatınızdan çıkarmanız gerekir. Belki de insanlara fazla değer yüklemekle hata ediyoruz. En başında güveniyoruz, sonra gelip arkamızdan vuruyorlar bizi. Bu gerçekten insanı yaralıyor.

Tamam çok fazla bir şey beklediğimiz yok. Ben sana bu iyiliği yaptım sende bana yapacaksın diye karşılık da beklediğimiz yok! Ama yine de çok değil, birazcık, küçücük bir adım olması da şart. Diğer türlü kullanılan taraf konumuna düşüyoruz. O insanlarla paylaştığımız onca şey karşılığında ufacık bir şey beklememiz yanlış mı?

Sorun şu aslında… Karşınızdaki bir insana çok fazla değer vermezseniz sizin canınızı yakamaz. Unutur gidersiniz, kolayca silip atabilirsiniz. Ama birine değer verdiğinizde o kişi size aynısını göstermiyorsa kolayca silip atamazsınız. Sadece kendi kendinizi yer bitirirsiniz. Ne arkadaşlığınız bitsin istersiniz, ne de bu şekilde devam etmek..

En baştaki sorudan sonra aradaki uçurum farkları gördüğünüzü varsayalım. Peki bu durumda yapılması gereken ne? Zor olsa da, daha fazla kendinizi yıpratmadan, sadece size değer verenlerle hayatınıza devam etmek zorundasınız.

Belki bir gün herkes sizi anlayacak. Anlarlar mı? Sadece bir umut.. “Beni anlayanlar yanımda, anlamayanlar yolunda” cümlesi hep aklınızda bulunsun..