Son günlerde yaşadığımız askeri hareketlilikten dolayı başka bir konuda yazmak içimden gelmiyor açıkçası. Suriye sınırında yıllardır süren istikrarsız yapı bu güne kadar birçok can kaybına yol açtı. Bunun dışında milyonlarca mülteci ile baş başa kalmanız da var.

Bu durumun daha fazla sürdürülebilmesi mümkün değildi artık. Eğer Türkiye eylemsiz kalsa iç istikrarında da büyük sıkıntılar olacağı görülüyor.

Suriye’de, güvenli bölge oluşturarak sorunu orada tutmak en akılcı çözüm gibi. Bunun dışında bu bölgede oluşmuş terör odaklarının dağıtılması ve kurulması düşünülen taslak devleti yok etmek te bu harekatın hedeflerinden.

Hal böyle olunca dünyanın her yerinden tepkiler gelmeye başladı. Amerika, Avrupa, sahibinin sesi Arap Birliği; bu durumu işgal olarak nitelediler ve askerimizi, bebekleri bile öldüren canilerle bir tutan açıklamalar yaptılar.

Bu açıklamalardan ikisi bizim canımızı acıttı. Her ikisi de her zaman yanlarında olduğumuz Filistin ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Hadi Filistin, halkından kopuk Arap yönetimlerinin baskısında kaldı. Sana ne oldu Mustafa Akıncı?

Bence sen git o soyadını hemen değiştir. Çünkü taşıyamıyor ve layık olamıyorsun. Belli ki senin aklın başında değil. Hiç bir şey bilmiyorsan sus da Sayın Rauf Denktaş’ın, şehitlerimizin kemiklerini sızlatma.

Diğer tepkilere gelirsek; malumunuz devletler arası ilişkiler çıkar üzerine oluşturulur. Dost ve düşman ülke tanımları hiç bir zaman kayıtsız şartsız değildir. Yani çıkarınız dost olmanızı gerektiriyorsa, dost; düşman olmanızı gerektiriyorsa, düşman olursunuz. Diğer ülkelerin tepkilerini anlamak için bu şekilde bakmalısınız. Daha yüz yıl önce sizi bu topraklardan çıkaranlar şimdi neden desteklesin?

Ama mülteciler, Aylan bebekler, her gün ülkesini terk edip Akdeniz’de boğulanlar…

İnanın umurlarında bile olmaz. Olanların da sesi duyulmaz. Yani demem o ki; biz hesabınızı iyi yapalım, yolumuza bizim için doğru olanlarla devam edelim.

Örneğin; bu hafta Bakü’de yapılan Türk Dünyası toplantısı çok önemli. Oradan hareketle yeni bir dünya kurmak mümkün. Çin’den Avrupa’ya kadar, Gürcistan, Bulgaristan ve Macaristan üzerinden geçen bir Türk koridoru oluşturma çabalarının geldiği nokta ümit verici. Bu bağlamda Macaristan’ın 1,5 milyar dolarlık krediyi sanayicilerimize açması sevindirici.

Bizim bu ve benzeri çalışmaların merkezinde olmamız, kimseyi ürkütmeden, korkutmadan yolumuzda yürümemiz çok önemli.

Yoksa 30 bin tır silahı verenlerden, milyonlarca müslümanın ölümüne, milyonlarcasının mülteci durumuna düşmesine sebep olanlardan, Akdeniz’i ölüm denizi haline getirenlerden, 30 yılda 40 bin vatandaşımızı katledenlerden beklentini mi var?

Boş verin siz bu karanlık dünyayı. Siz Asya bozkırlarından yükselen güneşe bakın. Bu güneşin aydınlığında kurulacak yeni dünya düzeninin hayallerini kurun.

Sağlıcakla…