Geçtiğimiz Cuma günü Yeni Zellanda’da camiye düzenlenen saldırı ile sarsıldık. Sarsıldık çünkü müslümanız. Sarsıldık çünkü insanız. Yaptığı katliamı canlı canlı yayınlayan Avusturalya vatandaşı olan İskoç bir aileden gelen 28 yaşındaki Brenton Tarrant’ın daha önce yayınladığı paylaşımında “-Boğazın Doğu tarafındaki topraklarınızda huzur içinde yaşayabilirsiniz, size zarar gelmeyecek.
Ama Boğaz’ın Batı yakasında bir yerde yaşamayı denerseniz, Avrupa’ya gelirseniz sizi öldüreceğiz.
Konstantinopolis’e gelir, tüm cami ve minareleri yıkarız. Ayasofya minarelerden kurtulacak ve Konstantinopol hak edildiği gibi tekrar Hıristiyan şehri olacak” ifadelerini kullanması yapacağı vahşetin habercisi niteliğinde. Ama son derece soğukkanlı bir şekilde işlenen bu vahşeti ruh sağlığına bağlamaya çalışanlar var. Ya da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gibi müsebbibi İslam Dünyası gösteren de var. Hangi açıdan bakarsan bak. Her tarafı zalimlik, her tarafı hainlik.
“İslam Dünyasından kaynaklanan terör bütün dünyada farklı yorumlara yol açtı. Ve İslam dünyasının da oturup düşünmesi gerekiyor. Neden benim ülkemde terör var diye.” Bu sözler her zaman arkasında durduğum düşüncenin “terör örgütlerinin himayesinde siyaset yapıyorlar” tezinin tezahürü.
Ha bir de hain saldırının ardından ekşisözlük isimli sitenin eski sahibinin nefret suçu yüklü “Videoyu izlerken keşke Türkiye’ye gelip bu Cuma günü bizim camileri de temizlese diye iç geçirdim” paylaşımı yapması ve hedef göstermesi nasıl bir özgürlükler ülkesinde yaşadığımızın da açıkça ispatı.
Bir Cuma günü bizim Camimizde aynı vahşet yaşansa birileri Taksim’de kutlama yapacak birileri de onlara hitaben “ Katledilmek bir suçtur. Oturup bu vahşete ben neden uğradım demeniz gerek” diyecek. Hani ne günlere kaldık denir ya işte o söz sık sık dilimizde. Ne günlere kaldık. İmânı küfürden, ihlası riyadan, hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden, hayrı şerden, iyiyi kötüden, helalı haramdan ayıramayanlarla yeryüzünü paylaşıyoruz.
Tarrant’ın yaptığı katliamı isteyen ruh sağlığına bağlasın, isteyen katledilenin Müslüman oluşuna. Hiçbir din öldürmeyi emretmez. Dini kendi saplantalarına göre yorumlayan bir takım evangelistlerin yaptıkları nefret suçlarını Tarrant, Müslümanlara ve Türklere olan düşmanlığını, Hristiyan ve Müslümanların huzur içinde yaşadığı Yeni Zellanda’da katliama çevirmiştir. Ne yazık ki içimizde bu faşistin düşüncelerine sahip olanlar da yok değil. Gezi kalkışmasında duvara yazılan “Zulüm 1453’de başladı” sözünü hatırlarsınız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da her platformda gezi zihniyetini anlatabilmek için bu yazıyı sık sık hatırlatmıştır. Yani İslamofobi’nin biz her ne kadar farklı ülkelerde oluşturulmaya çalışıldığını düşünsek de içimizde içten içe İslamofobiye hizmet edenlerde yok değil.
Ne yazık ki İslam Ülkeleri’nin çoğu bu katliamı sessizce izledi. Bu sessizlik dünyayı bekleyen büyük bir tehlikenin habercisidir. Birileri “Haçlı-Hilal” savaşı çıkarmak istiyor.
Baba oğul Netanyahu’ların Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sataşmasından ve Avrupa Parlementosu’nun durup durup, Türkiye’ye “Ayasofya’yı ibadete açma” demesinden bir gün sonra yapılan vahşet… Hiç biri birbirinden bağımsız değil. Çok şükür ki Başkan Erdoğan kurulan tezgahın farkında. Hiçbir namussuzun attığı yem ile siyaset yapmaz. Ayasofya’nın akibetine son sahipleri karar verecek. Ya şimdi ya da kıyamete 1 kala…
Geçtiğimiz Cuma günü Yeni Zellanda’da camiye düzenlenen saldırı ile sarsıldık. Sarsıldık çünkü müslümanız. Sarsıldık çünkü insanız. Yaptığı katliamı canlı canlı yayınlayan Avusturalya vatandaşı olan İskoç bir aileden gelen 28 yaşındaki Brenton Tarrant’ın daha önce yayınladığı paylaşımında “-Boğazın Doğu tarafındaki topraklarınızda huzur içinde yaşayabilirsiniz, size zarar gelmeyecek.
Ama Boğaz’ın Batı yakasında bir yerde yaşamayı denerseniz, Avrupa’ya gelirseniz sizi öldüreceğiz.
Konstantinopolis’e gelir, tüm cami ve minareleri yıkarız. Ayasofya minarelerden kurtulacak ve Konstantinopol hak edildiği gibi tekrar Hıristiyan şehri olacak” ifadelerini kullanması yapacağı vahşetin habercisi niteliğinde. Ama son derece soğukkanlı bir şekilde işlenen bu vahşeti ruh sağlığına bağlamaya çalışanlar var. Ya da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gibi müsebbibi İslam Dünyası gösteren de var. Hangi açıdan bakarsan bak. Her tarafı zalimlik, her tarafı hainlik.
“İslam Dünyasından kaynaklanan terör bütün dünyada farklı yorumlara yol açtı. Ve İslam dünyasının da oturup düşünmesi gerekiyor. Neden benim ülkemde terör var diye.” Bu sözler her zaman arkasında durduğum düşüncenin “terör örgütlerinin himayesinde siyaset yapıyorlar” tezinin tezahürü.
Ha bir de hain saldırının ardından ekşisözlük isimli sitenin eski sahibinin nefret suçu yüklü “Videoyu izlerken keşke Türkiye’ye gelip bu Cuma günü bizim camileri de temizlese diye iç geçirdim” paylaşımı yapması ve hedef göstermesi nasıl bir özgürlükler ülkesinde yaşadığımızın da açıkça ispatı.
Bir Cuma günü bizim Camimizde aynı vahşet yaşansa birileri Taksim’de kutlama yapacak birileri de onlara hitaben “ Katledilmek bir suçtur. Oturup bu vahşete ben neden uğradım demeniz gerek” diyecek. Hani ne günlere kaldık denir ya işte o söz sık sık dilimizde. Ne günlere kaldık. İmânı küfürden, ihlası riyadan, hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden, hayrı şerden, iyiyi kötüden, helalı haramdan ayıramayanlarla yeryüzünü paylaşıyoruz.
Tarrant’ın yaptığı katliamı isteyen ruh sağlığına bağlasın, isteyen katledilenin Müslüman oluşuna. Hiçbir din öldürmeyi emretmez. Dini kendi saplantalarına göre yorumlayan bir takım evangelistlerin yaptıkları nefret suçlarını Tarrant, Müslümanlara ve Türklere olan düşmanlığını, Hristiyan ve Müslümanların huzur içinde yaşadığı Yeni Zellanda’da katliama çevirmiştir. Ne yazık ki içimizde bu faşistin düşüncelerine sahip olanlar da yok değil. Gezi kalkışmasında duvara yazılan “Zulüm 1453’de başladı” sözünü hatırlarsınız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da her platformda gezi zihniyetini anlatabilmek için bu yazıyı sık sık hatırlatmıştır. Yani İslamofobi’nin biz her ne kadar farklı ülkelerde oluşturulmaya çalışıldığını düşünsek de içimizde içten içe İslamofobiye hizmet edenlerde yok değil.
Ne yazık ki İslam Ülkeleri’nin çoğu bu katliamı sessizce izledi. Bu sessizlik dünyayı bekleyen büyük bir tehlikenin habercisidir. Birileri “Haçlı-Hilal” savaşı çıkarmak istiyor.
Baba oğul Netanyahu’ların Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sataşmasından ve Avrupa Parlementosu’nun durup durup, Türkiye’ye “Ayasofya’yı ibadete açma” demesinden bir gün sonra yapılan vahşet… Hiç biri birbirinden bağımsız değil. Çok şükür ki Başkan Erdoğan kurulan tezgahın farkında. Hiçbir namussuzun attığı yem ile siyaset yapmaz. Ayasofya’nın akibetine son sahipleri karar verecek. Ya şimdi ya da kıyamete 1 kala…
YORUMLAR