Devlet memurlarının; yıllardır çeşitli gerekçelerle uyguladıkları bir sivil itaatsizlik eylemi var. Kılık kıyafet yönetmeliğinin değiştirilmesi ve isteyenin istediği kıyafetle işe gelmesi isteniyor. O yüzden de devlet dairelerine gittiğinizde kravatsız, ceketsiz, top sakallı, kirli sakallı, bıyıklı, kot pantolonlu, uzun saçlı vs. vs. memurlar görüyoruz. Bu duruma, belki yaşım itibariyledir, bir türlü alışamadım. Bilmem siz alışabildiniz mi?
Kimseyi giydiği kılık kıyafetle değerlendirecek değiliz. Elbette ki insanlar istedikleri şekilde giyinebilmelidir. Kişisel özgürlükler anlamında kıyafet dayatması kabul edilemez. Ancak söz konusu devlet memuru olunca işin rengi değişiyor. Bizim için devlet; kutlu bir yapıdır. Devletin birliği ve dirliğini korumak hepimizin görevidir. Hassasiyetimi bu yüzdendir.
Kıyafet konusunda asıl hassas olunması gereken meslek grubu ise öğretmenler. En kıymetli varlıklarımızı emanet ettiklerimiz. Çocuğu okul çağında olanlar ya da daha önce okutmuş olanlar beni daha iyi anlayacaktır. Öğretmen; çocuklar için adeta ulaşılmaz biridir. Özellikle küçük yaşlarda ona büyük bir hayranlık duyarlar. O, ne yapsa, ne söylese doğrudur. Yani çocuk için öğretmen rol modeldir.
Yıllar önce; Balıkesir’in tanınan ve başarılı bir iş insanı ile rastlaşmıştık. Öğretmen olduğumuzu öğrenince bir anısını anlattı. Balıkesir’in ünlü ilkokullarından birinde okuyormuş çocuğu. Öğretmenini tercih ederek vermişler. Ancak o öğretmen aniden emekli olunca, yeni bir öğretmen atanmış. Yeni öğretmenle tanışmak için okula gitmiş. Okul müdürünün odasında otururken içeriye birisi girmiş. İlk dikkatini çeken şey boyasız ayakkabıları ve ütüsüz pantolonu olmuş içeri girenin. Müdür; çocuğunuzun yeni öğretmeni diye tanıştırınca şok olmuş. Ertesi günü hemen İzmir’e gidip özel bir okula almış çocuğunu. Neden dediğimde bana; “Belki iyi öğretmendir ama çocuğumun bu anlayıştaki bir öğretmende okumasını istemedim.” dedi.
Yıllarca öğrencilerin içinde olunca onların sizi nasıl incelediklerini görürsünüz. Özellikle ilkokulda okuyan çocuklar mezun olurken öğretmenin birer kopyası gibidir. Bazen hangi çocuğun hangi öğretmenin öğrencisi olduğunu davranışlarından anlayabilirsiniz. Kıyafetinizde, davranışlarınızda en küçük hata hemen fark edilir.
Öğretmen kıyafetinin öğrenme ortamını nasıl etkilediği ile ilgili yapılmış birçok araştırma da var. Bu araştırmalardan çıkan sonuçta öğretmenin giyimine dikkat etmesi gerektiğini belirtiyor.
Peki, okullara gittiğinizde neler görüyorsunuz? Hepsinde değil belki ama birçok öğretmende özensiz kıyafetler görüyorum. Tıraşsız bir yüz, bakımsız saçlar, uyumsuz kıyafetler.
Tekrar belirtiyorum; kimsenin özgürlüğüne karışmak değil niyetimiz. Ama devlet kapısına gittiğimizde karşımızda bizi dinleyen özenli giyinmiş birini görmek istiyoruz. Özellikle de okullarda. Kurumları yönetenler ve sendika yetkililerini bu konuda uyarılar yapmaya davet ediyorum.
Devlet memurlarının; yıllardır çeşitli gerekçelerle uyguladıkları bir sivil itaatsizlik eylemi var. Kılık kıyafet yönetmeliğinin değiştirilmesi ve isteyenin istediği kıyafetle işe gelmesi isteniyor. O yüzden de devlet dairelerine gittiğinizde kravatsız, ceketsiz, top sakallı, kirli sakallı, bıyıklı, kot pantolonlu, uzun saçlı vs. vs. memurlar görüyoruz. Bu duruma, belki yaşım itibariyledir, bir türlü alışamadım. Bilmem siz alışabildiniz mi?
Kimseyi giydiği kılık kıyafetle değerlendirecek değiliz. Elbette ki insanlar istedikleri şekilde giyinebilmelidir. Kişisel özgürlükler anlamında kıyafet dayatması kabul edilemez. Ancak söz konusu devlet memuru olunca işin rengi değişiyor. Bizim için devlet; kutlu bir yapıdır. Devletin birliği ve dirliğini korumak hepimizin görevidir. Hassasiyetimi bu yüzdendir.
Kıyafet konusunda asıl hassas olunması gereken meslek grubu ise öğretmenler. En kıymetli varlıklarımızı emanet ettiklerimiz. Çocuğu okul çağında olanlar ya da daha önce okutmuş olanlar beni daha iyi anlayacaktır. Öğretmen; çocuklar için adeta ulaşılmaz biridir. Özellikle küçük yaşlarda ona büyük bir hayranlık duyarlar. O, ne yapsa, ne söylese doğrudur. Yani çocuk için öğretmen rol modeldir.
Yıllar önce; Balıkesir’in tanınan ve başarılı bir iş insanı ile rastlaşmıştık. Öğretmen olduğumuzu öğrenince bir anısını anlattı. Balıkesir’in ünlü ilkokullarından birinde okuyormuş çocuğu. Öğretmenini tercih ederek vermişler. Ancak o öğretmen aniden emekli olunca, yeni bir öğretmen atanmış. Yeni öğretmenle tanışmak için okula gitmiş. Okul müdürünün odasında otururken içeriye birisi girmiş. İlk dikkatini çeken şey boyasız ayakkabıları ve ütüsüz pantolonu olmuş içeri girenin. Müdür; çocuğunuzun yeni öğretmeni diye tanıştırınca şok olmuş. Ertesi günü hemen İzmir’e gidip özel bir okula almış çocuğunu. Neden dediğimde bana; “Belki iyi öğretmendir ama çocuğumun bu anlayıştaki bir öğretmende okumasını istemedim.” dedi.
Yıllarca öğrencilerin içinde olunca onların sizi nasıl incelediklerini görürsünüz. Özellikle ilkokulda okuyan çocuklar mezun olurken öğretmenin birer kopyası gibidir. Bazen hangi çocuğun hangi öğretmenin öğrencisi olduğunu davranışlarından anlayabilirsiniz. Kıyafetinizde, davranışlarınızda en küçük hata hemen fark edilir.
Öğretmen kıyafetinin öğrenme ortamını nasıl etkilediği ile ilgili yapılmış birçok araştırma da var. Bu araştırmalardan çıkan sonuçta öğretmenin giyimine dikkat etmesi gerektiğini belirtiyor.
Peki, okullara gittiğinizde neler görüyorsunuz? Hepsinde değil belki ama birçok öğretmende özensiz kıyafetler görüyorum. Tıraşsız bir yüz, bakımsız saçlar, uyumsuz kıyafetler.
Tekrar belirtiyorum; kimsenin özgürlüğüne karışmak değil niyetimiz. Ama devlet kapısına gittiğimizde karşımızda bizi dinleyen özenli giyinmiş birini görmek istiyoruz. Özellikle de okullarda. Kurumları yönetenler ve sendika yetkililerini bu konuda uyarılar yapmaya davet ediyorum.
YORUMLAR