12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra idam edilen Mustafa Pehlivanoğlu’nun hayatından esinlenerek Türkiye’de bir film çekildi: Ankara Yazı: Veda Mektubu…
Kahvehanede yapılan bir baskından sorumlu tutulan köyün gençlerini karakola alıyorlar. Anne yüreği değil mi oğlunun neden gittiğini bilmediğinden takılıyor peşine belki görürüm diye. İfade alıp salacağız diyorlar. Gece bütün gençler salınırken, Mustafa içeride işkence görmeye devam ediyor. Çünkü içerideki polisler bütün suçu kabullenmesini istiyor.
Tehditler, dayaklar derken Mustafa’nın yüzü tanınmayacak hale gelene kadar dövüyorlar. En sonunda başkalarının da canı yanmasın diye Mustafa tüm suçları üstleniyor. Mahkeme gününe kadar annesine oğlunu göstermiyorlar. Ama anne ve baba her zaman umutla adaletle oğlulları çıkabilsin diye mücadele etmeye devam ediyorlar.
Mahkeme günü geldiğinde, anne, oğlunu görmek istiyor. Tam o sırada tutuklu kişiler mahkemeye getiriliyor. Ve anne yanından geçen oğlunu bir süre geçtikten sonra tanıyabiliyor anca. O sahne, içinde vicdan olan herkesi etkiler. Bir annenin oğlunu tanıyamaması ne acı… Oğlunun acı çekmiş olduğunu görmek ne acı…
Mustafa’nın idam kararı çıkıyor. Ve hapisten kaçması için yardım ediyorlar. Kaçınca sevdiğinin yanına gittiğinde abisi bunları görünce gidip polise şikayet ediyor ve yeniden içeriye alıyorlar Mustafa’yı.. O sırada taranan kahvehanenin silahları başka bir mekanda bulunuyor. Aile yine umutlu bir bekleyiş içinde. Mustafa’nın annesi savcıya kadar gidiyor. Savcı oğlunun ceza dosyasının kapanacağını ve 7 aya kadar çıkacağını söylüyor.
Anne yüreği ya… Akşama bütün komşuları toplayıp, lokma yapıp dağıtıyor. O sırada baba ise avukatın yanında. Avukat ona oğlunun eşyalarını veriyor. “Bu sabah haber geldi sizlere söyleyemedim…” Adam eve geldiğinde kadının yüzü gülüyor anlatıyor oğlumuz kurtulacak sende gül diye…
Babanın gözünden dökülen yaşlara kim engel olabilir ki o sırada? Anlıyor anne durumu. İşte o an kopuyor feryat! MUSTAFAAAA!!!!
Mustafa’dan geriye kalansa yalnızca bir; VEDA MEKTUBU…
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra idam edilen Mustafa Pehlivanoğlu’nun hayatından esinlenerek Türkiye’de bir film çekildi: Ankara Yazı: Veda Mektubu…
Kahvehanede yapılan bir baskından sorumlu tutulan köyün gençlerini karakola alıyorlar. Anne yüreği değil mi oğlunun neden gittiğini bilmediğinden takılıyor peşine belki görürüm diye. İfade alıp salacağız diyorlar. Gece bütün gençler salınırken, Mustafa içeride işkence görmeye devam ediyor. Çünkü içerideki polisler bütün suçu kabullenmesini istiyor.
Tehditler, dayaklar derken Mustafa’nın yüzü tanınmayacak hale gelene kadar dövüyorlar. En sonunda başkalarının da canı yanmasın diye Mustafa tüm suçları üstleniyor. Mahkeme gününe kadar annesine oğlunu göstermiyorlar. Ama anne ve baba her zaman umutla adaletle oğlulları çıkabilsin diye mücadele etmeye devam ediyorlar.
Mahkeme günü geldiğinde, anne, oğlunu görmek istiyor. Tam o sırada tutuklu kişiler mahkemeye getiriliyor. Ve anne yanından geçen oğlunu bir süre geçtikten sonra tanıyabiliyor anca. O sahne, içinde vicdan olan herkesi etkiler. Bir annenin oğlunu tanıyamaması ne acı… Oğlunun acı çekmiş olduğunu görmek ne acı…
Mustafa’nın idam kararı çıkıyor. Ve hapisten kaçması için yardım ediyorlar. Kaçınca sevdiğinin yanına gittiğinde abisi bunları görünce gidip polise şikayet ediyor ve yeniden içeriye alıyorlar Mustafa’yı.. O sırada taranan kahvehanenin silahları başka bir mekanda bulunuyor. Aile yine umutlu bir bekleyiş içinde. Mustafa’nın annesi savcıya kadar gidiyor. Savcı oğlunun ceza dosyasının kapanacağını ve 7 aya kadar çıkacağını söylüyor.
Anne yüreği ya… Akşama bütün komşuları toplayıp, lokma yapıp dağıtıyor. O sırada baba ise avukatın yanında. Avukat ona oğlunun eşyalarını veriyor. “Bu sabah haber geldi sizlere söyleyemedim…” Adam eve geldiğinde kadının yüzü gülüyor anlatıyor oğlumuz kurtulacak sende gül diye…
Babanın gözünden dökülen yaşlara kim engel olabilir ki o sırada? Anlıyor anne durumu. İşte o an kopuyor feryat! MUSTAFAAAA!!!!
Mustafa’dan geriye kalansa yalnızca bir; VEDA MEKTUBU…
YORUMLAR