Güney Kore yapımı Miracle in Cell No 7 adlı filmden aynı adla uyarlanan 7.Koğuştaki Mucize için haksız yere suçlanan bir babayla, yalnız kalan küçük kızının buluşma hikayesi diyebiliriz kısaca. Filmin bir uyarlama olduğunu dikkate alırsak duygu durumu ve genel detaylar dışında bir hayli farklılıklar olduğunu söylemek mümkün. Bir kere yerli versiyonda filme bir dönem havası verilmiş ve 80 darbesi sonrası gücü ve baskısı artan askeri yönetimle bir hesaplaşmaya gidilmiş. İlk başta kızının çantasına asılan Memo’ya çok fazla tepki gösterdiğini düşündüğüm Albay’ın tepkisi orijinal filmde de aynı şiddetle yansıyor. Orada da polis olarak! Yani üniformalıların anlayışsız ve sert olduğu vurgusu iki kültürde de karşımıza çıkıyor. Ama dediğim gibi bizde zorlu bir dönemin ardına sığınılmış. Filmde dikkat çeken şeylerden biri de sanat yönetiminin gayet başarılı ve dönemine uygun olduğu. Detaylara uyulmuş ve ortaya sıcak, samimi bir dram komedi çıkmış.

İlki başta daha fazla dram içeriyor ve çocuk babası içeriye alındıktan sonra yalnız kalıyor. Uyarlamada ise çocuğun başında bir babaanne var ve onunla çocuğu gibi ilgilenen bir öğretmen. Bunlar da o dönemin ruhuna uygun şeyler. Ya da duygusallığı ve gelenekleri özellikle beslemesine dikkat edilen detaylar.

Film askeri ya da resmi adaletle insanı adaleti sürekli sınıyor, yer değistiriyor ve insanın vicdanına güvenmesi yolunda telkin ediyor. Bu da izlerken inandırıcı ve iyi geliyor. Filmde Memo’yu canlandiran Aras Bulut İynemli zaman zaman karakter dengesini kurmakta zorlansa da genelde göze batmayan ve özdeşlik kurulacak bir oyunculuk sahneliyor. Küçük kızı Ova’yı oynayan Nisa Sofiya Aksongur ise sevimliliğiyle gönüllerde hemen yer edinmeyi başarıyor. Film, bir uyarlama olduğu için ana hatları belli bir hikayeden faydalanıyor ama eklediği detaylarla bir yandan bambaşka bir film etkisi yaratmayı da başarıyor. Genel olarak başarılı, özenli bir film çıkarmaya gayret edilmiş. Seyirciyi duygusal açıdan vuracağı aşikar!