Şiddet kelime anlamı itibari ile bir devinimden doğan güç, derecesi anlamına gelir.
Hiddet kızgınlık, öfke anlamına gelir.
Rüzgarın şiddetinden elektrik direği yıkıldı deriz.
İnsanın hiddetinden toplumsal barış şiddetle yıkılıyor.
Toplumda hiddeti şiddet diye tabir ederek masumlaştırdık.
Şiddeti sadece erkekten kadına uygulanan bir eylemmiş gibi sınıflandırdık.
Şiddetinde, hiddetinde örneğini her kesimden görürken sınıflandırmanın amacı ne?
Sokak ortasında bir kadın karşıdan gelen üniversiteli gençlerden birinin başörtüsüne saldırıyor.
Ne yazıkki güzel ülkemizde hala daha din, vicdan ve kanaat özgürlüğüne saldırı devam ediyor.
Üniversiteli gence yapılan saldırı yüzeyde başörtüsüne yapılan saldırı gibi gözükse de temelinde toplumsal barışı hedef alıyor.
Ne yazık ki bu olay erkekten kadına şiddet haberi gibi medya da geniş yankılanmıyor.
Medya kendi kabahatini biliyor. Sosyal medya bir yandan tahriki arttırıyor, bir yandan kutuplaşmaları körüklüyor. Sosyal medya kişilere özgürce nefret söylemi paylaşımının, beğenilerle meşrulaştırmanın önünü açıyor.
Şiddet sokakta ya da sosyal medya da sınırlı kalmıyor. Eskiden şiddet sadece fiziksel olarak uygulanan hamlenin şiddeti olarak tabir edilirken, günümüzde psikolojik şiddet, toplumsal şiddet, cinsel şiddet, sözlü şiddet olarak sınıflandırılıyor.
Örneğin; evde eşinden şiddet görerek işe giden birey, iş yerinde sözlü şiddete yada psikolojik şiddete maruz kalabiliyor. Kişiler kendi haklarının dışına çıktığında başkalarının haklarını gasp etmiş ve şiddete maruz bırakmış olabiliyor. Bunu biliçli ya da bilinçsiz yapmak şiddetin etkisini ve tahribatını değiştirmiyor.
Şirazesi kopmuş bir kitabı bir arada tutmak ne kadar zorsa toplumsal barışı sağlayamamış bir milletin dağılmaması çok zordur.
Birlikte yaşama tasavvuru ile kurulan ülkemiz, geçmişten günümüze sağ sol kavgalarıyla darbelerle, muhtıralarla, terör olaylarıyla yeterince darbe almış, enerjisini her daim toplumsal barışı sağlamaya harcarken ne yazık ki sosyal, kültürel ,ekonomik yoldan ağır kayıplar vermiş, demokrasisi ciddi şekilde zarar görmüştür.
Her şeyi devletten bekleyen anlayışımız artık son bulmalı, sürekli karamsarlık pompalarsak dünya nimetlerini ve kazanımlarımızı göremez hale geliriz.
Demokratik bir temel üzerinde, çok sesli, açık fikirli, hoşgörü içinde yaşamanın yolu bu kadar açıkken bu kavga niye?
İçimizdeki mutsuz matruşkayı çıkarıp onun içinden çıkacak mutlu, hayat dolu matruşkaya fırsat vermeliyiz. Bugün dünden daha güzel olabilir. Yarınlar da bugünden.
Şiddet kelime anlamı itibari ile bir devinimden doğan güç, derecesi anlamına gelir.
Hiddet kızgınlık, öfke anlamına gelir.
Rüzgarın şiddetinden elektrik direği yıkıldı deriz.
İnsanın hiddetinden toplumsal barış şiddetle yıkılıyor.
Toplumda hiddeti şiddet diye tabir ederek masumlaştırdık.
Şiddeti sadece erkekten kadına uygulanan bir eylemmiş gibi sınıflandırdık.
Şiddetinde, hiddetinde örneğini her kesimden görürken sınıflandırmanın amacı ne?
Sokak ortasında bir kadın karşıdan gelen üniversiteli gençlerden birinin başörtüsüne saldırıyor.
Ne yazıkki güzel ülkemizde hala daha din, vicdan ve kanaat özgürlüğüne saldırı devam ediyor.
Üniversiteli gence yapılan saldırı yüzeyde başörtüsüne yapılan saldırı gibi gözükse de temelinde toplumsal barışı hedef alıyor.
Ne yazık ki bu olay erkekten kadına şiddet haberi gibi medya da geniş yankılanmıyor.
Medya kendi kabahatini biliyor. Sosyal medya bir yandan tahriki arttırıyor, bir yandan kutuplaşmaları körüklüyor. Sosyal medya kişilere özgürce nefret söylemi paylaşımının, beğenilerle meşrulaştırmanın önünü açıyor.
Şiddet sokakta ya da sosyal medya da sınırlı kalmıyor. Eskiden şiddet sadece fiziksel olarak uygulanan hamlenin şiddeti olarak tabir edilirken, günümüzde psikolojik şiddet, toplumsal şiddet, cinsel şiddet, sözlü şiddet olarak sınıflandırılıyor.
Örneğin; evde eşinden şiddet görerek işe giden birey, iş yerinde sözlü şiddete yada psikolojik şiddete maruz kalabiliyor. Kişiler kendi haklarının dışına çıktığında başkalarının haklarını gasp etmiş ve şiddete maruz bırakmış olabiliyor. Bunu biliçli ya da bilinçsiz yapmak şiddetin etkisini ve tahribatını değiştirmiyor.
Şirazesi kopmuş bir kitabı bir arada tutmak ne kadar zorsa toplumsal barışı sağlayamamış bir milletin dağılmaması çok zordur.
Birlikte yaşama tasavvuru ile kurulan ülkemiz, geçmişten günümüze sağ sol kavgalarıyla darbelerle, muhtıralarla, terör olaylarıyla yeterince darbe almış, enerjisini her daim toplumsal barışı sağlamaya harcarken ne yazık ki sosyal, kültürel ,ekonomik yoldan ağır kayıplar vermiş, demokrasisi ciddi şekilde zarar görmüştür.
Her şeyi devletten bekleyen anlayışımız artık son bulmalı, sürekli karamsarlık pompalarsak dünya nimetlerini ve kazanımlarımızı göremez hale geliriz.
Demokratik bir temel üzerinde, çok sesli, açık fikirli, hoşgörü içinde yaşamanın yolu bu kadar açıkken bu kavga niye?
İçimizdeki mutsuz matruşkayı çıkarıp onun içinden çıkacak mutlu, hayat dolu matruşkaya fırsat vermeliyiz. Bugün dünden daha güzel olabilir. Yarınlar da bugünden.
YORUMLAR