Sayın Cem Seymen’in tarım ve eğitim üzerine yaptığı programları takip etmeye çalışıyorum. Geçenlerde seyrederken Fransızların Rokfor peyniri ihracatından yılda bir milyar Euro kazandıklarını öğrendim. Balıkesir’inde, ekonomisi tarıma dayalı bir il ve Büyükşehir Belediyesi’nin hazırlattığı kitaba göre 50 çeşit peynire sahip olması kafama takıldı. Neden dedim kendi kendime. Neden bizim dünyaca kabul görmüş bir peynir markamız yok?

Tarım ve hayvancılığın en gelişmiş olduğu illerden biriyiz. Söz arasında Türkiye’yi doyuran il olduğumuz da söylenir. Et ve süt üretiminde önde gelen illerden biriyiz. Ama sucuk deyince Afyon, Pastırma deyince Kayseri, süt deyince çeşitli markalar akla geliyor ancak Balıkesir’in esamesi okunmuyor. Neden?

Biz bu kadar bolluğun içinde bir şeyleri eksik yapıyoruz ki marka yaratamıyoruz. Fransa’da küçük bir köyde üretilen Rokfor peyniri bütün dünyaya satılıyor. Üstelik marka değerini korumak için her türlü önlemi de almışlar. Bir an bizde olsa ne olurdu diye düşündüm. Herhalde herkes o peynirden üretir, fiyat kırarak rekabete girer, giderek kalite düşer, kaybolup giderdi.

Bakın “50 Peynirli Şehir Balıkesir” adıyla hazırlanan kitap ödül aldı. Bu kitabı duyan, okuyan birileri atlayıp gelse Balıkesir’e ne ile karşılaşacak? Sokakta sorsa birimize 50 çeşit peynir varmış nerde bulabilirim diye ne diyebiliriz?

Bakın, günümüzde üretmekten çok pazarlamak önemli. İnternet bunu için çok kolaylaştırıcı bir rol oynuyor. Artık büyük düşünmek ve sadece ülke için değil Dünya için üretmek gerekiyor. Burada yerel yöneticilere ve yönetimlere büyük iş düşüyor. İlimizi tanıtacak, ürettiklerimizi sergileyebilecek alanlar, etkinlikler düzenlemek, üreticilerimizi örgütlemek hatta ilk başlarda belediyenin de içinde olacağı yatırımları gerçekleştirmek yapılabilecek şeyler diye düşünüyorum.

Merkeze yakın köylerde veya şehrin giriş ve çıkışlarında kurulacak otantik sergi alanlarında Balıkesir’de üretilen her türlü ürünün tanıtımı ve satışı yapılsa. İnsanlar buralara gelip yöresel yemeklerini yeseler, hediyeliklerini alsalar, gittikleri yerlere Balıkesir kolonyası, höşmerimi, halısı, zeytinyağını ve sayamadığım birçok ürünü götürseler, yediklerini içtiklerini anlatsalar iyi olur diyorum.

Bütün bunları aklıma geliverdiği için yazıyorum. Elbette ki etraflıca düşünülse çok daha yaratıcı düşünceler ortaya çıkacaktır. Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulacak bir çalışma gurubu bunları organize edebilir. Sağlıcakla kalın…