Pazar günü eşimle birlikte evimizin yakınındaki parkta yürüyüş yapıyorduk. Pazar günü olduğu için parkta çocuklar oynuyorlardı. Başlarında da anne ve babaları vardı.

Birkaç tur yürüdükten sonra dikkatimi bir durum çekti. Bütün çocuklar başlarındaki büyüklerle oynuyordu. Kimileri yakalamaca, kimileri saklambaç oynuyorlar, kimileri de kaydıraktan kayıyorlardı. Büyükler; çocuklarına; mahsusçuktan yakalanıyor ya da sanki onları görmemişler gibi yaparak sobe yaptırıyorlardı. Kaydıraktan kayanların yanında duran büyükler ise çocuklarını tutarak kaydırıyorlardı.

Bütün hafta boyunca evde duran çocukların anne ve babalarıyla vakit geçirmeleri tabii ki doğruydu. Yanlış olan çocukların birbiriyle değil de, büyüklerle oynamalarıydı. “Bunun neresi yanlış?” diyebilirsiniz. Açıklayayım:

Oyun; çocukların dünyasında sadece eğlence değildir. Çocuk, oyunla öğrenir. Yenmenin sevincini, yenilmenin hüznünü, mücadele gücünü, duygularını kontrol etmeyi, empatiyi oyunla yaşar. Yaşıtlarıyla eşit şartlarda yarışır. Kendini tanır. Yaşıtları ile kendini kıyas ederek üstün ya da eksik yanlarını test eder. Paylaşmayı, yardımlaşmayı, takım olarak kazanmayı ve başarıyı paylaşmanın hazzını duyar. Kısacası oyun sadece oyun değildir. Çocuk için çok daha fazlasını ifade eder.

Sonuç olarak; korumacı anne baba tavrından vazgeçin. Çocuklarımız büyükleri ile değil,  kendi yaşıtlarıyla oynasınlar. Lütfen düşün çocukların yakasından.