Gökyüzündeki maviyi gördünüz mü? Ama böyle sınırsız içinde grilik, kapalılık olmayan maviyi… En son ne zaman kafanızı kaldırıp gökyüzüne baktınız? Ne zaman o maviliği fark edip huzur buldunuz? Hani çocukken güneşin gözümüzü yaşartmasına rağmen, bakardık ya o gökyüzüne… İçimiz gerçekten huzurla dolardı.

Bunun çocukken huzur verdiğini belki de anlamazdık. Ama şimdi büyüdükçe içimizi huzurla dolduracak şeylerden fazlasıyla uzaklaşmaya başladık. Oysa tüm yaşadığımız kargaşaların içinde kaldırıp kafamızı bir iki dakika bile olsa gökyüzüne baksak, o mavilik huzurla doldurmayacak mı içimizi?

Şimdiki yaşantımızda gökyüzüne sadece hava kapalı mı açık mı diye bakar olduk. Mavinin içimize doldurduğu huzuru unuttuk. Düşünceler, fikirler, konuşmalar, ilişkiler, hayaller, iş hayatı, çocuklar, dün, bugün, yarın, gelecek… Hepsi sadece bize ait. Hepsinin sorumluluğu bizde. Bazen gün geliyor her şey çok güzel gidiyor, bazense tüm bu yükü taşıması çok zor oluyor.

Yeni bir güne başlarken zannediyoruz ki güneş gökyüzünde herkes için aynı doğuyor. Oysa gün ilerdikçe insanların yaşadıkları sadece kendi hayatını kapsamaya başlıyor. Her gün doğan güneş, o güneşi gören herkes için aslında farklı bir güne doğuyor. Her gün batımı da başka şeyler getiriyor hayatımıza.

Gündüz gökyüzünün maviliği üstümüzde olurken, gecenin de siyahını unutmamak lazım. Sanki düşünmemiz için ay ve yıldızlar bizleri bekliyor. Hayatı sorgulamanın tam zamanı. Sabaha göreceğimiz mavi gökyüzüne ulaşmanın umudu olsun içimizde…

Hayata farklı bir gözle bakmaya, kendinize zaman ayırmaya var mısınız? Gecenin siyahında geçirin hayatınızı göz önünüzden. Doğrularınızla, yanlışlarınızla tartın kendinizi. Sabah rahatlamış bir şekilde uyandığınızda gökyüzünün mavisine bakmayı da unutmayın. Hatta gün içinde bile kaldırın kafanızı arada bakın. Yaşadıklarınıza dalmış haldeyken, Allah’ın bizlere verdiği güzelliklerin huzurunu da unutmayın!

“Hatırla, çocukluk uçsuz bucaksız bir gökyüzü kadar genişti. Eğer istersen bir ucundan bir ucuna bile koşabilceğine inanırdın. O kadar genişti ki, her yerine basacak zaman bile bulamadın. Sen koşarken kötü şeyler de oldu aslında, ama onları hatırlama. Çocukluğun en güzel yanı, sonradan bakınca bazı şeyleri unutmuş gibi yapabilmektir sonuçta…”