“Eskiden bizim filmlerimizi izlerlerdi. Yaşar Usta gibi onurlu olmak, Hafize ana gibi iyi yürekli olmak, Şaban gibi saf, temiz yürekli olmak, benim gibi bir abla olmak isterlerdi.. Ama bunu niye isterlerdi biliyor musun? Aile olmak için. Ama şimdi bakıyorum; hep en büyük olmak, en güçlü olmak istiyorlar.”

Aynen böyle söylemişti Ayşen Gruda katıldığı Tv programında.. Ne de güzel söyledi.. İnsan birilerini sevmek için onlarla vakit geçirmesi gerekir mi illa? Bizler Yeşilçam oyuncularını görmeden sevmedik mi? O bu sözleri söylerken bile, ister istemez insanın gözünde canlanıyor tüm karakterler. İçi burkuluyor, gözleri doluyor.

Hepsi birer birer kayıp gidiyor dünyadan ne yazık ki… Evet herkes filmlerini çok seviyor, her denk geldiğinde sıkılmadan üst üste de olsa defalarca izliyor.. Ama neden zamanında kıymet bilmeyip de sonra ölünce anlaşılıyor hepsinin değeri?

Onların yaşadığı dönemler sanki bir tık daha güzelmiş. Bizlerse bu döneme denk geldik. Sonradan onları izlediğimizde her birinin özelliğinden örnek almış olsaydık şimdi daha iyi birer insan olur muyduk acaba?

Hüzün ve öfkenin oyuncusu Münir Özkul, merhamet denilince akla ilk gelen kişi Adile Naşit, Yeşilçam’ın iyilik yüzü Halit Akçatepe, güzel gülen adam Kemal Sunal ve daha bir çok fazlası…

Yeşilçam’ın kaderi unutulmak mı? Hepsi ölüp gittikten sonra önce taşıdığı karakterleri sonra da isimlerini mi unutacağız? Hangi birimiz merak edip araştırdık Yeşilçam oyuncularının hayatlarını? Onların hiç bir tanesi unutulmayı hak etmiyor!

O güzelim kadrodan geriye çok az kişi kaldı. Zamanı gelen gidiyor, önüne geçemeyiz bunun. Ama dediğim gibi onlar gibi iyi insanlar olursak onları yaşatmaya devam edebiliriz.

Hayatınızda ters giden bir şeyler varsa olmuyorsa çevrenizdeki insanlarla zorlamaya gerek yok daha fazla… Şu sözü aklınızdan çıkarmayın. “Güzel hayat isteyen, güzel insan biriktirsin.”