Geçenlerde Balıkesirli bir kızımız judoda dünya şampiyonu oldu. Öncelikle nu büyük başarısından dolayı kızımızı, ona destek veren ailemizi ve antrenörlerini tebrik ederim. Şampiyon olmak, hele dünya şampiyonu olmak ne büyük bir başarı.

Bu kızımız Balıkesir’e döndüğünden beri, basından izlediğim kadarıyla, bazı ziyaretler yapıyor. Milli eğitim, rektörlük, belediye gibi kurumlar boy boy fotoğraf çektirip basına ve sosyal medyaya servis ediyorlar. Yani başarıdan nemalanıyorlar.

Bunda hiç bir yanlış taraf görmüyorum. Ancak bir şartla: Bu çocuk bu seviyeye gelinceye kadar bir katkın varsa. “Harmanda izin olsun yemeye yüzün olsun.” Derler eskiler. Sizin var mı? Bilmiyorum. Varsa açıklayın. Ya da bunda sonra olacak mı?

Başarıyı sahiplenmek kolay. Ama başarıyı elde etmek için ne zorluklar yaşanıyor, ne çileli yollardan geçiliyor. İşte bu noktalarda yapılacak küçük destekler çok önemli. Birçok sporcu bu destekleri göremediği için sporu bırakıyor. Mücadele edemiyor.

Balıkesirspor cumartesi günü oynadığı maçla Tff1. Ligde liderliğe yükseldi. İşte bu onurlu bir mücadelenin, bir başkaldırının zaferi. Herkesin umudunu kestiği bir dönemde başkanlığa aday olarak risk alan Kadir başkan ve yönetiminin başarısıdır bu. Bütün zorlukları bile bile takımı çalıştırmayı kabul eden Ali Tandoğan’ın başarısıdır bu. Herşeye rağmen sahaya karakter koyan, ahlaklı sporcuların başarısıdır bu. Ve bütün bunları bilen bir avuç taraftarın başarısıdır bu. Hepinizi yürekten kutluyorum.

Bundan sonra biraz daha destek artar diye düşünüyorum. Çünkü başarıya endeksli bakış açımız malumunuz.

Başarı kolay elde edilebilen bir şey değildir. Başarı için çalışmak, yılmamak, acı çekmek gerekir. O yüzden de herkes şampiyon olamaz. İnsanlar genelde kolayı seçer. Şampiyonluğu sahiplenir. Yani taraftar olur.

İşin özü şu: Başarı için mücadele eden, gecesini gündüzüne katan kim varsa işini kolaylaştırmak ve destek vermek gerekir. Başarı gelirse de fotoğrafları çektirmek kolay. Ama destek vermeden fotoğraf çektirmek abesle iştigal. Sağlıcakla kalın.