KURBANLA İLGİLİ EN FAZLA SORULAN SORULAR
- Kurban kesmek kimlere vaciptir?
Kurban kesmek, akıllı, ergen, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan her Müslüman’ın yerine getirmesi gereken mali bir ibadettir. Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka nisap miktarı (80.18 gr. altın veya bunun değerinde para, mal veya eşya)’ya sahip olan kişi dinen zengindir. Dolayısıyla, Allah’ın kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükran ifadesi ve Allah yolunda fedakârlığın nişanesi olmak üzere kurban kesmelidir.
- Kurbanda nisaba dâhil olan değerler (para, mal veya eşya) nelerdir?
Nisap; zekât, fitre ve kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür. Buna dinen asgari zenginlik ölçüsü de diyebiliriz. Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı kadar para, mal veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir. Böyle bir kişi, zekât veya sadaka alamayacağı gibi fitre vermek ve kurban kesmekle yükümlü olur. Zekâta tabi olan mallar, özellikleri ve her birinin nisap miktarları bellidir. Zekâtta, sahip olunan malların kişinin mülkiyetinde bir kameri yıl bulunması (yani üzerinden bir yıl geçmesi) ve bu malların hakikaten veya hükmen artıcı özelliğe sahip olmaları şarttır. Kurbanda ve fitrede ise bu iki şart yoktur. Mesela sahip olunan arsa, ikinci bir ev, ikinci bir araba zekât nisabına dâhil değil iken, kurban nisabına dâhildir. Kadınların sahip oldukları altın ve gümüş olan ziynetleri zekât ve kurban nisabına katılır. İnci, mercan, pırlanta, zümrüt gibi ziynet eşyaları ise, sadece kurban nisabına katılır, zekât nisabına katılmaz.
Çiftçilerin sahip oldukları tarlalar, traktör de dâhil ziraat aletleri, sütlerinden istifade ettikleri inekleri zekât ve kurbanda nisaba dâhil edilmez. Ticaret için sahip oldukları hayvanlar ise zekât ve kurbanda nisaba dâhil edilirler.
- Aile fertlerinden zengin olan her bireyin ayrı ayrı kurban kesmeleri gerekir mi?
İbadetlerde sorumluluk bireyseldir. Bu nedenle ailede dinen zengin olan her ferdin ayrı ayrı kurban kesmesi gerekir.
- Kurbana ortak olacaklarda aranan şartlar nelerdir?
Günümüzde vatandaşlarımızın önemli bir kısmı büyükbaş bir hayvana ortak olarak girip kurban kesmektedirler. Durum böyle olunca bu konudaki dini bilgilerin iyi bilinmesi önem arz etmektedir. Bildiğimiz gibi küçükbaş hayvanlar tek hisse, büyükbaşlar ise yedi hisseye kadar ortak olunarak kurban kesilebilir. Halkımız arasında bu konuda doğru bilinen yanlışlar oldukça fazladır. Örneğin namaz kılmayan kişilerle ortaklaşa kurban kesilmez. Ortakların tekli sayılarda olması şarttır… vb
- Ortakların sayısının tek rakam olması şart mıdır?
Şart değildir. Mesela büyükbaş bir hayvanı 3, 5, 7 kişi kurban edebileceği gibi, 2, 4, 6 kişi de kurban edebilir.
- Kurbanlık olarak satın alınan hayvana, daha sonra başkaları ortak edilebilir mi?
Büyükbaş hayvanlara kurban niyetiyle yedi kişiye kadar ortak olunabilir. Böyle bir hayvan, başta ortak olarak satın alınabileceği gibi, alındıktan sonra bu hayvana yedi kişiyi geçmemek kaydıyla başkaları da ortak edilebilir.
- Kurbanın satıldıktan sonra satıcının elinde emaneten dururken kaybolması, ölmesi veya başka bir sebeple kesilememesi durumunda ne yapılmalıdır?
Satım işlemi tamamlandıktan sonra, malın teslim alınma imkânı verilmesine rağmen müşteri o anda teslim almayıp satıcının yanında kalmasını isterse söz konusu malı gerçekte kabzetmiş ve ardından satıcıya emanet bırakmış sayılır. Bu kural gereğince satın alınıp da korunmak veya beslenmek üzere Kurban Bayramı’na kadar satıcının yanında bırakılan kurbanlık hayvan onun yanında emanet hükmündedir.
Emanet malın telef olması hâlinde, emaneti elinde tutanda kasıt, kusur veya ihmal bulunmadığı sürece sorumlu olmaz. Dolayısıyla, satıcı emanet malı, korunması gerektiği şekilde korur da buna rağmen mal telef olursa onu tazmin etmesi gerekmez; mal müşterinin malı olarak telef olur. Bu durumda, kurbanlık hayvanın daha önce ücreti ödenmemişse, alıcının ödemesi gerekir. Ölen hayvanı satın alan kişi zenginse, yenisini alıp kesmek zorundadır. Yoksulsa yeniden hayvan alıp kesmesi gerekmez.
Kurbanlık hayvanı elinde emanet olarak bulunduran kimse, onu gerektiği şekilde korumaz veya ihmalkâr davranır ve bu yüzden hayvan telef olursa hayvanın değerini tazmin etmesi gerekir. Bu durumda da hayvan sahibi zenginse yenisini alıp keser. Yoksulsa kesmesine gerek yoktur.
Bununla birlikte satımı yapılan hayvanın müşteri tarafından Kurban Bayramı günlerinde teslim alınması tarzında yapılan bir satım akdinde, teslim-tesellüm akit anında gerçekleşmediğinden teslime kadar geçen zamanda meydana gelecek zarar, satıcıya ait olur. Zira teslim, müşteri hayvanı kurban etmek üzere götürmeye geldiği zaman gerçekleşmektedir. Teslim öncesi hayvanın helak olması hâlinde ise zarar satıcıya aittir.
Buna göre alıcının yanında nakliye aracı ve yardımcı götürmeden hayvanı satın almış olması ve bayram gününe kadar hayvanın satıcının yanında kalması hususunda tarafların anlaşmış olmaları, satın alınan bir hayvanın satıcıya emanet bırakılmasından çok, hayvanın bayrama kadar satıcı tarafından bakılması şartıyla satışı mahiyetindedir. Bu durumda teslim gerçekleşmeden hayvan öldüğü takdirde zarar satıcıya ait olur. Ancak alıcı hayvanın yularını tutup teslim aldığını beyan eder ve ondan sonra da alıcıya emanet bıraktığını söylerse, hayvan emanet hükümlerine tabi olur.
. Kurbanlık olarak satın alınan hayvanda, sonradan, kurban olmasına engel kusurlardan biri meydana gelirse, bu kusurlu hayvanı kurban olarak kesmek caiz midir?
Eğer zengin birinin satın aldığı kurbanda sonradan kurban olmasına engel olan kusurlardan biri ortaya çıkarsa, bu hayvanı kesmesi caiz değildir. Onun yerine kusursuz başka bir hayvanı alıp kesmesi gerekir. Kişi eğer fakir ise satın aldığı kurbanda sonradan bir kusur ortaya çıksa bile, bu kusurlu hayvanı kesmesi caizdir, yenisini alması gerekmez.
- Satın alınan kurbanlığın ölmesi veya kaybolması durumunda ne yapılmalıdır?
Satın alınan kurbanlığın kesilmeden önce ölmesi veya kaybolması hâlinde satın alan kişinin maddi durumuna göre farklı hüküm uygulanır. Şayet kişi varlıklı ise, başka bir hayvanı kurban olarak keser. Çünkü kendisine vacip olan kurbanı kesmiş değildir. Fakat yoksulsa yenisini almasına gerek yoktur. Çünkü yoksula kurban vacip değildir, satın almakla, satın aldığı hayvanı kesmeyi kendisine vacip kılmıştır. Aldığı hayvan ölünce veya kaybolunca vacip olma durumu düşer ve yenisini almak gerekmez.
Kesimden önce kusuru tespit edilemeyen bir hayvanın, kurban edildikten sonra kusuru tespit edilir, hasta olduğu anlaşılır ve etinin yenilmeyeceğine dair uzmanlarca karar verilirse, kesilen kurban dinen geçerli midir?
Kurbanlık hayvanın kesildikten sonra kusuru tespit edilir, hasta olduğu anlaşılır ve etinin yenilmeyeceğine dair uzmanlarca karar verilirse bu durumda kurban ibadeti yerine getirilmiş olur. Bununla birlikte kurban kesiminden sonra satıcıdan kurban bedelinin geri alınması halinde, alınan bedel sadaka olarak dağıtılır veya yeni bir kurban alınıp kesilir. Şayet kurban bedeli satıcıdan geri alınamamışsa, kişinin yeniden bir kurban kesmesi gerekmez.
- Müslümanların bir araya gelerek Hz. Peygamber adına kurban kesmelerinin hükmü nedir?
Dinimizde böyle bir ibadet türü yoktur. Böyle bir uygulamanın yapılması gereken bir ibadet gibi görülmesi caiz değildir. Çünkü Allah ve Resul’ünden nakledilmeyen bir uygulamayı ibadet gibi telakki etmek bidattir. Hz. Ali’den rivayet edilen “Resulullah (s.a.v.) (sağlığında) kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum.” şeklindeki haber, bu uygulamaya delil olamaz. Çünkü Hz. Ali, kurbanı kesme gerekçesini Hz. Peygamberin (s.a.v.) kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Hz. Muhammet’in ümmetine böyle bir vasiyeti yoktur.
YORUMLAR