Ayvalık’ta zeytin hasadı etkinliklerine katılan TOOB başkanı Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu yaptığı konuşmada; “Allah en büyük zenginliği vermiş. Ama biz zeytini yağa çevirip, markalaştırıp satabilmeyi beceremiyoruz.” Diyor. Hatta zeytinin yanına fındık ve üzümü de katarak yeteri kadar kıymetlerinin bilinmediğini belirtiyor.

Geçmişte yazdığım Balıkesir’le ilgili yazılarımda  ifade ettiğim bu konuların sayın Hisarcıklıoğlu tarafından söylenmesi, bu konudaki tespitlerin geçerliliğini gösteriyor.

Bundan sonra yapılacak iş, biran önce Balıkesir özelinde çalışmalar başlatmak olmalı. İlimize özgü marka değeri olabilecek ürünler belirlenerek, üretim yapan firmalara yardım edilmelidir. Bu konuda Büyükşehir Belediyesi öncü ve destek olmalıdır. Türkiye çapında tanıtıcı çalışmalar yapılarak bu ürünlerin pazarlanması sağlanmalı, il genelinde açılacak satış ofisler ile iç turizm dinamikleri harekete geçirilmelidir.

GELECEĞE NEFES

Bir başka konu, 11 Kasım’da Orman Bakanlığı’nın düzenlediği kampanya. Özellikle sosyal medyada çok paylaşımı yapılan bu proje ile 11 milyon adet fidan toprakla buluşturulacak. Bakanlığı tebrik ediyorum.

Geçtiğimiz “Ağaç Bayramı” ile ilgili yazdığım yazıda da böyle bir şeyi önermiştim.  Balıkesir için önerdiğim, geniş katılımlı, kamuoyunun dikkatini çekecek, büyük bir etkinliğin bakanlıkça gerçekleştiriliyor olması sevindirici. Başarılı olacak inşallah.

Bundan sonra toplumun konu ile ilgili enerjisi taze tutulmalı ve gelecekte daha da büyütülmelidir. Böylece hem ağaçlandırma çalışmaları için kaynak yaratılır hem de çevre bilinci etkin olarak verilir. Çalışmaya devam…

DAĞ FARE DOĞURDU

Geçen hafta dikkatimi çeken bir başka konu; Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamaları oldu. Bakanlıkça yapılan çalışma ile öğretmenlerin giyeceği önlükler hazırlatılmış. Sayın bakan, büyük değişiklikler yaparak sistemi değiştireceği iddiasıyla gelmişti. Geçmişi, eğitim konusuna hakimiyeti, akademisyenliği ve yaptığı açıklamalar ben de dahil birçok eğitimciyi beklentiye soktu. Siyaset dışından olması ve bizzat Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi çarkın dışına çıkabileceğini düşündürdü.

Ancak zaman içerisinde ümitler giderek zayıfladı. Öncelikle ek gösterge açıklamasını yapamaması hayal kırıklığı yarattı. Sonrasında yapılan değişiklikler çok yüzeysel kaldı. Bu gün itibariyle değişen okul zili ve tatil sayısı. Üstüne bu son açıklama ise tüy dikti.

Öğretmenler okulda önlük giyecekmiş. Zorunlu değil demeye getiriyor. Aslında demek istediği şu: Öğretmenlerin, kılık kıyafeti konusunda şikayetçiyim. Ancak bir zorunluluk getirmeye gücüm yok. Önlükle durumu kurtarmaya çalışıyorum.

Sayın bakan; gelin kabul edin. Eğitim camiasını yönetemiyorsunuz. Kusura bakmayın ama yıllardır isteyen öğretmenlerin zaten giydiği önlüğü yenilik diye açıklamak hizmet ortamının bittiğini gösteriyor. Keşke ek gösterge meselesinde istifa etseydiniz. Bundan böyle sizinle ilgili bir ümidim kalmamıştır şahsen.

Sağlıcakla…