Yıllar önceydi. Görev yaptığım ilkokulun bahçesinde dikiliyordum. İlk hafta olduğu için gelen giden bir çok veli oluyordu. İçeriden çıkan bir veli dikkatimi çekti. Ağlıyordu. Ne yapacağını bilemez bir hali vardı. Yanına gittim. Sorunun ne olduğunu sordum. Down Sendromlu bir kızı varmış. 1. Sınıfa başlayacakmış. Ancak, kura ile düştüğü sınıfın öğretmeni, çocuğu okutmakta isteksizmiş ve bunu kendisine açıkça hissettirmiş.

Hanımefendiye; üzülme, ben bu sorunu hallederim dedim. Aynı sınıfı okutacak ve hatırımı kırmayacağından emin olduğum arkadaşıma çocuğu almasını rica ettim. Sağolsun kabul etti. Okul müdürüne de söyledik. Böylece çocuğumuzu yeni sınıfına kavuşturduk. Bu çocuğumuz, diğer öğrenciler tarafından o kadar kabul gördü ki, 5 yıl boyunca herkes memnun oldu ve hiçbir problem yaşanmadı.

Anlatmak istediğim ikinci anım ise kendi sınıfımda yaşandı. 1. Sınıfları okutacaktım. Sınıfımda özel bir çocuk vardı. Kalem tutamıyor, davranışlarını kontrol edemiyor, öğrenme güçlüğü çekiyordu. İlk aylarda hem sınıfta hem de bahçede onu kontrol etmek çok zorlayıcıydı. Arkadaşlarıyla ilişkilerinde de özellikle bazı arkadaşlarının tutumları yüzünden sorunlar yaşanıyordu. Hemen bir veli toplantısı düzenledim. Toplantıda velilerin şikayetleri artınca, onlara aynen şunları söyledim: “Bakın, ben bu olayda tarafım. Tarafımda bu çocuğumuzun yanı. Memnun olmayan varsa başka bir sınıfa ya da okula çocuğunu aldırabilir.” Toplantıdan sonra bir daha bu konu açılmadı. Sağ olsunlar, bütün velilerim, ufak tefek sorunlar olsa da büyütmediler ve 4 yıl boyunca bu şekilde devam ettik. O özel öğrencim, şimdi lise 3. Sınıfta okumaya devam ediyor.

Bunları son Aksaray olayı ile ilgili anlattım. Velilerin, otizmli öğrenciler ve velilerini yuhalaması, onları istememesi olayın doğru idare edilemediği ve gerekli bilgilendirmelerin yapılamadığını gösteriyor. Ayrıca özel çocuklarımızı okulunda veya sınıfında istemeyen öğretmenlerde yok değil.

Bakanlık, önlükle uğraşacağına bu zihniyetle mücadele etse ve gerekli imkanları hazırlasa kimse mağdur olmaz.

Unutulmasın ki, özel insanlar Allah’ın taktiri ile aramıza gönderilmiş ve hepimiz için birer sınav vesilesidir. Üzgünüm ama, Aksaray’daki veliler ve idare bu sınavdan kötü not aldılar. Bu yanlış yoldan inşallah dönerler ve bu işi tatlıya bağlarlar.

Şunu kabul etmeliyiz ki, eğitimde hiçbir bireyi yok sayamayız. Otizm, down sendromu, disleksi, öğrenme güçlüğü vb. gibi bir çok özel durumla dünyaya gelmiş binlerce çocuğumuz var. Bunların içinden bir Albert Einstein, Thomas Edison, Tom Cruise, Mozart, Stephen Hawking, Walt Disney çıkartabiliriz. Zihniyet değişikliği için biraz istek ve anlayış olsun yeter.

Sağlıcakla kalın…