Son günlerde eğitim alanında faaliyet gösteren bir şirket zor durumda kaldığından haberlere konu oldu. Öğretmen maaşlarını ödeyemiyor. Okulları kapatılmak üzere. Veliler tepki gösteriyorlar. Çocuklarının en az zararla bu süreçten kurtulması için uğraşıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı öğrencileri başka okullara taşımakta dahil türlü seçenekler üzerinde çalışıyor. Bu kolay bir iş değil. Bakalım ne yapacaklar?

Böyle bir sorunla karşılaşmak sürpriz mi? Elbette değil. Eğitim alanında özel sektör yatırımları arttıkça bu tip olaylar artarak devam edecektir. Çünkü her geçen gün yeni ruhsatlar verilmektedir. Pastadan pay almak isteyen yatırımcılar yeni okullar açtıkça rekabet koşulları artacak, karlılık düşecektir. Bu kaçınılmaz bir durumdur. Sonuçta öğrenci sayısı bellidir. Özel okul sistemine yeni öğrenci gelmesi fiyatların düşmesine bağlıdır.

Okul sayısı arttıkça fiyatlar düşecek, fiyatlar düştükçe öğretmen ücretleri ve dolayısıyla kalite düşecektir. Benim bildiğim birçok özel okulda özellikle son bir iki yıldır, öğretmenler aldıkları ücretten hiçte memnun değiller. Hatta bu okulların çoğunun, öğretmenlerin bakanlıkça verilen hazırlık ödeneklerini bile iç ettiği ve öğretmenlere ödemediği söyleniyor. Bir kurum yaşamak için bu kadar düştüyse işi çok zor demektir. Yani yakın gelecekte bir çok özel okul kapanma tehlikesiyle karşılaşacak demektir.

Bakanlığın, başına büyük işler açılmadan, çözüm arayışına geçmesi gerekmektedir. Şahsen kökten karşı olduğum özel okul sisteminde, yeni düzenlemeler yapılması zorunludur. Yıllardır özel okula teşvik veren ve adeta yönlendiren bakanlığın nasıl bir çözüm bulacağını merak ediyorum. Bana kalırsa görmezden gelecektir. Ancak başına çok daha büyük işler açılacaktır, uyarıyorum.

Bana kalsa hepsini kapatırım. Çünkü fırsat eşitliğini zedeleyen ve insanımızı bölen bir yapı. Parası olanın iyi okullarda, olmayanın devlet okullarında okuması bu milletin, millet olma hasletlerini yok eder. Kaldı ki, anayasamızın fırsat eşitliği ilkesine de ters. En azından lise seviyesine kadar bütün öğrencilerin mahallelerinde bulunan devlet okullarında okuması şart olmalıdır.

Gelinen noktada kapatma mümkün olmasa bile verilen ruhsat sayısı sınırlandırılmalıdır. Böylece hem iflaslar önlenir hem de kalite korunmuş olur. Ayrıca kapanma durumuna gelebilecek okullar için bir fon oluşturulup, en azından öğretim yılının sonuna kadar açık kalması için önlemler alınmalıdır.

Şu unutulmamalıdır ki; öğrenci müşteri olamaz. Eğitim işinin ticari kaygılarla yapılması kabul edilemez. Devlet okullarında alınan katkı paylarına bile karşı gibi gözüken bakanlığın velileri ve öğrencileri özel sektörün önüne atmasının izahı yoktur. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.

Sağlıcakla…