Ne zaman hastaneye gitsem kalabalık. İnsanın içinden bu kadar çok hasta nereden geliyor diye sorası geliyor. Zannediyorsun ki herkes hasta. Bu düşünceyi destekleyen birçok bulgu da var gerçi. Etrafınızda olan kişilerle konuşursanız herkesin ilaç kullandığını göreceksiniz.

Yaşadığımız şartlarda hastalanmamakta mümkün değil gibi sanki. Beslenme bozuklukları, stres, hazır gıdalar, genetiği ile oynanmış gıdalar, tarımda kullanılan ilaç ve gübreler gibi birçok etken insan sağlığını olumsuz etkiliyor.

Hasta sayısının çok fazla olması sağlık sistemimizde hep sıkıntılar yaşanmasına sebep oluyor. Bu gün sağlık sistemimizin geldiği nokta hiçte küçümsenecek yer değil. Bakın; 1923’te Cumhuriyet’imiz kurulduğunda ilk sağlık bakanımız Dr. Refik Saydam oluyor. Aldığı sistemde rakamlar şöyleydi: Doktor sayısı 337, sağlık memuru sayısı 434, hemşire sayısı 4, ebe sayısı 136’dır. 150 ilçede doktor yoktur. Pek az şehirde eczane vardır.

Dr. Refik Saydam; Başbakan İsmet İnönü’ye durumla ilgili şunları anlatıyor: “Bizim eskiden gelen bir sistemimiz var. İnsanımız hastalanacak, biz de onu iyi etmek için çabalayacağız. Şu anda 12 milyon hastalığı bol bir nüfus ve sadece 6500 yatak mevcut. Bu, bütünüyle yanlış bir sistem. Efendim, devletin görevi yurttaşının hasta olmasını beklemek değil, olmamasını sağlamaktır. Uygun görürseniz büyük bir değişim yaparak sağlık hizmetini, koruyucu hekimlik anlayışına göre örgütleyip çalıştıralım. Israrla uygularsak sağlık sorunlarımız bitmez ama çok azalır.”

O gün kendisine destek veriliyor ve çalışmalara başlanıyor. Ama bugün etrafınızda etkin bir önleyici hekimlik çalışması görüyor musunuz?

Balıkesir merkezde bugün itibariyle iki devlet hastanesi, bir üniversite hastanesi ve özel hastanelerimiz var. Sağlık çalışanı sayısı 1923 Türkiye’sinden daha fazla. Her türlü ameliyatları yapabilecek teknoloji ve personelimiz mevcut. Ama hala yetersiz.

Demek ki, devasa hastaneler yaparak, makineler alarak, personel çalıştırarak, ilaçlar üreterek yenemiyoruz bu sorunu. Neden?

Çünkü insanların hasta olmasını bekliyoruz. Hasta olmak için her türlü şartta mevcut olunca her geçen gün hasta sayımız ve hastalıklarımız artıyor.

Biz haddimizi biliriz. Çözüm önerecek değiliz. Zaten 1923’te söyleneni de tekrar etmenin anlamı yok. Herkes mümkün olduğunca hasta olmamaya gayret etsin. Doğru beslensin, spor yapsın, strese kaptırmasın kendini. Ne diyor şair:

Gece evinde, dostların olsun
Sohbetin yemeğin, kahkahan olsun..
Arkadaşım
Hayat bu, daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!
Can YÜCEL