Bende dahil olmak üzere herkes zannediyor ki öldüğümüz zaman arkamızdan uzun bir süre yas tutacaklar. Oysa ki hiç dikkat ettiniz mi? İnsanlar artık cenaze gününden unutmaya başlıyor. Eskidenmiş o gerçek bağlılıklar. Ölürsen yaşayamam lafları. Kaç kere haberlerde bile şahit olduk. Adamın eşi vefat ediyor, aradan bir kaç gün geçince adam da hayatını kaybediyor. Yani kısaca sevdiğinin peşinden gidiyor.
Peki bizler ölünce ne olacak? Hayata fazla bağlı yaşıyoruz ki bu iyi bir şey değil! Biz bunu yaptıkça öbür dünyanın olduğunu, bir gün ölüp gideceğimizin gerçeğini unutuyoruz. Tek düşüncemiz neredeyse maldan başka bir şey değil! Oysa biz öldüğümüzde hangi malımız bizimle birlikte mezara konuluyor? Aksine cenazemizi kaldıranlar, üzerimizden elbiselerimizi çıkartıp, yeni elbisemiz olan kefeni güzelce üzerimize giydiriyor.
Daha sonra o yıllarca yaşadığımız sıcacık yuvamızdan çıkartılıp yeni evimize, toprağa koyuluyoruz. Peki ardımızda kalan eşyalar ne oluyor? İhtiyaç sahiplerine tek tek dağıtılıyor.
Hep birlikte şunu aklımızdan çıkarmayalım ki, öldüğümüzde kimse arkamızdan işini, gücünü bırakıp hasretimizi çekmeyecek. Bugün seni mezara koyanlar ertesi gün işinin başına geri dönecek. Çalıştığın işte senin yerine başkası bulunacak ve her şey aynı şekilde sürüp gidecek.
Ölünce bir de acı gerçek var ki; ismin senden alınacak. Adın cenaze olacak. Namazını kıldıran imam bile şu kişi nerede değil, cenaze nerede diye soracak.
Anlatmak istediğim bu dünyada elde ettiğimiz hiç bir şey bize ait değil. Bizler diğer dünyaya göç ederken sadece imanımızla gideceğiz. Kefenimizin cebi bile yok. Olsa da ne fark eder? Sen mezarın içinde çürüyüp gittiğinde tüm o kefeninin cebindekiler aynı koyduğun gibi orada yer alacak.
Öldükten sonra 3 tür üzüntü olur. Seni biraz tanıyanlar yazık der geçer. Arkadaş çevren, en fazla bir kaç gün üzülüp ondan sonra yeniden gülüp eğlenmeye başlar. Bir de son olarak ailen var. Onlar herkesten fazla üzülür. Belki aylarca belki yıllarca. Hiç içlerinden atamasalar bile, bir gün ölünce bizler de anılar defterine kaldırılacağız.
Senin içinse öldükten sonra gerçek hayatın yani ahiret hayatın başlar. Şimdi soruyorum, en başta kendime sonra da sizlere….
AHİRET İÇİN NE KADAR HAZIRIZ?
Bende dahil olmak üzere herkes zannediyor ki öldüğümüz zaman arkamızdan uzun bir süre yas tutacaklar. Oysa ki hiç dikkat ettiniz mi? İnsanlar artık cenaze gününden unutmaya başlıyor. Eskidenmiş o gerçek bağlılıklar. Ölürsen yaşayamam lafları. Kaç kere haberlerde bile şahit olduk. Adamın eşi vefat ediyor, aradan bir kaç gün geçince adam da hayatını kaybediyor. Yani kısaca sevdiğinin peşinden gidiyor.
Peki bizler ölünce ne olacak? Hayata fazla bağlı yaşıyoruz ki bu iyi bir şey değil! Biz bunu yaptıkça öbür dünyanın olduğunu, bir gün ölüp gideceğimizin gerçeğini unutuyoruz. Tek düşüncemiz neredeyse maldan başka bir şey değil! Oysa biz öldüğümüzde hangi malımız bizimle birlikte mezara konuluyor? Aksine cenazemizi kaldıranlar, üzerimizden elbiselerimizi çıkartıp, yeni elbisemiz olan kefeni güzelce üzerimize giydiriyor.
Daha sonra o yıllarca yaşadığımız sıcacık yuvamızdan çıkartılıp yeni evimize, toprağa koyuluyoruz. Peki ardımızda kalan eşyalar ne oluyor? İhtiyaç sahiplerine tek tek dağıtılıyor.
Hep birlikte şunu aklımızdan çıkarmayalım ki, öldüğümüzde kimse arkamızdan işini, gücünü bırakıp hasretimizi çekmeyecek. Bugün seni mezara koyanlar ertesi gün işinin başına geri dönecek. Çalıştığın işte senin yerine başkası bulunacak ve her şey aynı şekilde sürüp gidecek.
Ölünce bir de acı gerçek var ki; ismin senden alınacak. Adın cenaze olacak. Namazını kıldıran imam bile şu kişi nerede değil, cenaze nerede diye soracak.
Anlatmak istediğim bu dünyada elde ettiğimiz hiç bir şey bize ait değil. Bizler diğer dünyaya göç ederken sadece imanımızla gideceğiz. Kefenimizin cebi bile yok. Olsa da ne fark eder? Sen mezarın içinde çürüyüp gittiğinde tüm o kefeninin cebindekiler aynı koyduğun gibi orada yer alacak.
Öldükten sonra 3 tür üzüntü olur. Seni biraz tanıyanlar yazık der geçer. Arkadaş çevren, en fazla bir kaç gün üzülüp ondan sonra yeniden gülüp eğlenmeye başlar. Bir de son olarak ailen var. Onlar herkesten fazla üzülür. Belki aylarca belki yıllarca. Hiç içlerinden atamasalar bile, bir gün ölünce bizler de anılar defterine kaldırılacağız.
Senin içinse öldükten sonra gerçek hayatın yani ahiret hayatın başlar. Şimdi soruyorum, en başta kendime sonra da sizlere….
AHİRET İÇİN NE KADAR HAZIRIZ?
YORUMLAR