Komşuluğun önemini hangimiz bilmeyiz ki? Bu söylediğim bundan yıllar önce daha güzel bir şekilde ilerleyen bir bağdı. “Ev alma, komşu al.” derlerdi. Oysa şuan kendim de dahil olmak üzere bir eve taşındıktan sonra oldukça komşulardan, yeni insanlar tanımaktan alıkoyuyorum kendimi.

Ne ara bu hale geldik peki? Önceleri düşündüğümüzde en mutlu günümüzde veya en acı günümüzde akrabamızdan çok komşumuz olmaz mıydı yanımızda? Bir kere bağ koptu mu tamamen kopuyor sanırım. Bu bağı koparmamak da bizlerin elinde. Eğer yakınında oturan tanıdık biri yoksa, evde başına bir şey gelecek olsa, tanımasan bile ilk koşacak olan yan dairedeki komşun olacak.

Değerlerimizi kaybetmememiz gerekli! Türk toplumunda komşuluğa verilen değeri herkes bilir. Bir adım ötende her zaman, akrabandan çok yakınındadır. Her gün yüz yüze baktığın kişidir komşun.

Tabii komşu seçerken de dikkat edilmesi gereken şeyler de var. Kim iyi kim kötü bilemeyiz. Belki de bundandır yeni eve taşınınca komşu edinmeyişimiz. Bir komşu iyi olursa kötü bir evde de mutlu olunur, ama komşu kötü ise saraylarda villalarda yaşasanız bile mutlu olamazsınız.

Bir atasözü der ki: Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Eskiler ne de güzel söylemiş bazı şeyleri… Bütün anlam yüklü sözler atalarımızdan çıkıp gelmiş gibi. Bu atasözü bize komşuların her an birbirlerine muhtaç olduklarını, iyi anlaşmaları gerektiğini anlatmakta. Komşularımızla iyi geçinmeliyiz. Zor zamanlarında yanlarında olmalı, mutluluklarını da birlikte paylaşmalıyız.

Maalesef ki unutulan tek değer komşuluk da değil şu zamanda. Kim bilir nerelerde ne komşuluklar var. Her gece kapı önü muhabbeti yapan, acısını mutluluğunu paylaşan insanların hala var olduğunu görmek insanı bir nebze olsun rahatlatıyor.

Unutmayalım ki; “Komşusu aç iken, kendisi tok yatan bizden değildir!” diyen bir Peygamberin ümmetiyiz…