Kerbela; yüzlerce yıldan beri İslam âleminin kanayan yarası. Kerbela; ırkı, rengi, coğrafyası, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun her müslümanın ortak elemi. Hz. Peygamber(s.a.s)’in torunu, Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın ikinci oğlu Hz. Hüseyin (r.a)’ın çoğu ehlibeytten 70’ten fazla yakını ile birlikte şehit edilmeleri faciası.
Müslümanların birbirlerini katletmeleri Kerbela faciasından çok önce başlamıştı. 644 yılında Hz. Ömer, 656’da Hz.Osman şehit edildiler. Basra Savaşı olarak da bilinen Cemel Vakası’nda, Sıffin savaşında, Nehrevan’da binlerce müslüman birbirlerini öldürürler. Yıl 661 Hz.Ali’de şehit edilir. Aynı gün Hz.Muaviye’de şehit edilmek istenirse de ona düzenlenen suikast başarısız olur.
Derken 10 Muharrem 680 Kerbela faciası. Kerbela’dan üç yıl sonra Medine halkı Yezid’e isyan eder. Bunun üzerine binlerce kişilik Yezid kuvvetleri Medine’ye doğru yola çıkar. Şehir, Yezid askerleri tarafından ele geçirilir binlerce Müslüman kılıçtan geçirilir. Tarihe “Harre Vak’ası” diye geçen bu olayda onlarca sahabe ve yüzlerce Kur’an hafızı da hayatını kaybeder.
Kardeş kanı dökmenin haram olduğunu bile bile müslümanların birbirlerini katletmelerinin sebepleri neler olabilir? Lafı hiç uzatmadan söylemeliyiz ki; Siyasi hesaplar, iktidar kavgaları ve bitmek tükenmek bilmeyen hırslar… Bazı müslümanların iktidar olma hırsıyla nefsanî arzularını dizginleyememesi, önlerine çıkan engelleri aşmak için her yolu mübah saymaları en önde gelen sebeplerdendir. Yani sebepler siyasidir, ekonomiktir. Tıpkı bugün de olduğu gibi.
Bu faciayı bahane ederek Hz.Hüseyin üzerinden İslam âleminde tefrika ve ayrılık tohumlarını ekmek, müslümanları parçalayıp bölmek ve müslümanlar arasında yeni kerbelaların yaşanmasına vesile olmak o yüce insan üzerinden kendi politik ve ideolojik fikirlerini pazarlamaya gayret ederek nemalanmaya gitmek, onu kendi tekeline almaya çabalayarak başkalarını ötekileştirmek, O mazlum ve masum insanı ve davasını sevmek O’na sahip çıkmak değildir. Onu tüketmektir, istismar etmektir. Onu sevmek, akl-ı selim ile hareket ederek, tıpkı 680 yıllarında olduğu gibi, paramparça olmuş günümüz Müslümanlarını birlik ve dirliğe çağırmak, İslam kardeşliğini yeşertmeye gayret etmektir.
Peki bu gün Kerbelalar yaşanmıyor mu? İktidar uğruna,siyasi hesaplar uğruna nice masumlar can vermiyor mu ? Bu gün yüzlerce Hüseyin Suriye’de, Irak’ta, Mısır’ da diğer İslam coğrafyalarında hunharca öldürülmüyor mu ? Yezidler tüm acımasız tavırlarıyla sahnede değil mi ?
Üzülerek belirtmek gerekir ki bugün İslam coğrafyasının pek çok noktası bir Kerbela olmuş.
Kerbela’yı bir daha tahlil edip ondan dersler almamız lazım.
Hz. Hüseyin’in çadırlarının ateşe verildiği gibi bugün de Müslümanların evlerinin, memleketlerinin ateşe verildiğini görmüyor muyuz? Eğer biz bu elim olaydan yeterince ders çıkarabilseydik bugün bu acıları yaşamayacaktık. Müslümanlar hep birlikte eğer Hüseynî bir zihniyeti ve duruşu gösteremezlerse, zulme, zalime, haksızlığa, adaletsizliğe karşı onurlu bir tavır sergileyemezlerse öyle görünüyor ki, yezidi sistemler bu zulümlerini devam ettireceklerdir.
Kerbela şehitlerinin hangi değerler uğruna can verdiklerini düşünmek, anlamak yetmez. Aynı zamanda onları katleden yezidi zihniyetin hangi sapmalara dalarak, yüce Allah’ın hangi ayetlerini değiştirerek, Hz. Peygamber ve Ehl-i beytine hangi iftiraları atarak bu katliamları meşrulaştırdıklarını bilmek, değerlendirmek ve bugün yaşanılan travmalarla mukayese etme mecburiyeti vardır. 14 asır geçtikten sonra biz hala Kerbela’nın ahu figanları üzerine bir güç ve iktidar inşa etmeye kalkışırsak Yezid’in düştüğü hatalara düşeriz.
01 Muharrem 1440’ın birliğimize ve beraberliğimize, İslam aleminde akan kan ve gözyaşlarının dinmesine vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum. Kalbinizden Hz. Muhammed muhabbeti, Ehl-i beyt muhabbetinin eksik olmamasını diliyorum.
Kerbela; yüzlerce yıldan beri İslam âleminin kanayan yarası. Kerbela; ırkı, rengi, coğrafyası, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun her müslümanın ortak elemi. Hz. Peygamber(s.a.s)’in torunu, Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın ikinci oğlu Hz. Hüseyin (r.a)’ın çoğu ehlibeytten 70’ten fazla yakını ile birlikte şehit edilmeleri faciası.
Müslümanların birbirlerini katletmeleri Kerbela faciasından çok önce başlamıştı. 644 yılında Hz. Ömer, 656’da Hz.Osman şehit edildiler. Basra Savaşı olarak da bilinen Cemel Vakası’nda, Sıffin savaşında, Nehrevan’da binlerce müslüman birbirlerini öldürürler. Yıl 661 Hz.Ali’de şehit edilir. Aynı gün Hz.Muaviye’de şehit edilmek istenirse de ona düzenlenen suikast başarısız olur.
Derken 10 Muharrem 680 Kerbela faciası. Kerbela’dan üç yıl sonra Medine halkı Yezid’e isyan eder. Bunun üzerine binlerce kişilik Yezid kuvvetleri Medine’ye doğru yola çıkar. Şehir, Yezid askerleri tarafından ele geçirilir binlerce Müslüman kılıçtan geçirilir. Tarihe “Harre Vak’ası” diye geçen bu olayda onlarca sahabe ve yüzlerce Kur’an hafızı da hayatını kaybeder.
Kardeş kanı dökmenin haram olduğunu bile bile müslümanların birbirlerini katletmelerinin sebepleri neler olabilir? Lafı hiç uzatmadan söylemeliyiz ki; Siyasi hesaplar, iktidar kavgaları ve bitmek tükenmek bilmeyen hırslar… Bazı müslümanların iktidar olma hırsıyla nefsanî arzularını dizginleyememesi, önlerine çıkan engelleri aşmak için her yolu mübah saymaları en önde gelen sebeplerdendir. Yani sebepler siyasidir, ekonomiktir. Tıpkı bugün de olduğu gibi.
Bu faciayı bahane ederek Hz.Hüseyin üzerinden İslam âleminde tefrika ve ayrılık tohumlarını ekmek, müslümanları parçalayıp bölmek ve müslümanlar arasında yeni kerbelaların yaşanmasına vesile olmak o yüce insan üzerinden kendi politik ve ideolojik fikirlerini pazarlamaya gayret ederek nemalanmaya gitmek, onu kendi tekeline almaya çabalayarak başkalarını ötekileştirmek, O mazlum ve masum insanı ve davasını sevmek O’na sahip çıkmak değildir. Onu tüketmektir, istismar etmektir. Onu sevmek, akl-ı selim ile hareket ederek, tıpkı 680 yıllarında olduğu gibi, paramparça olmuş günümüz Müslümanlarını birlik ve dirliğe çağırmak, İslam kardeşliğini yeşertmeye gayret etmektir.
Peki bu gün Kerbelalar yaşanmıyor mu? İktidar uğruna,siyasi hesaplar uğruna nice masumlar can vermiyor mu ? Bu gün yüzlerce Hüseyin Suriye’de, Irak’ta, Mısır’ da diğer İslam coğrafyalarında hunharca öldürülmüyor mu ? Yezidler tüm acımasız tavırlarıyla sahnede değil mi ?
Üzülerek belirtmek gerekir ki bugün İslam coğrafyasının pek çok noktası bir Kerbela olmuş.
Kerbela’yı bir daha tahlil edip ondan dersler almamız lazım.
Hz. Hüseyin’in çadırlarının ateşe verildiği gibi bugün de Müslümanların evlerinin, memleketlerinin ateşe verildiğini görmüyor muyuz? Eğer biz bu elim olaydan yeterince ders çıkarabilseydik bugün bu acıları yaşamayacaktık. Müslümanlar hep birlikte eğer Hüseynî bir zihniyeti ve duruşu gösteremezlerse, zulme, zalime, haksızlığa, adaletsizliğe karşı onurlu bir tavır sergileyemezlerse öyle görünüyor ki, yezidi sistemler bu zulümlerini devam ettireceklerdir.
Kerbela şehitlerinin hangi değerler uğruna can verdiklerini düşünmek, anlamak yetmez. Aynı zamanda onları katleden yezidi zihniyetin hangi sapmalara dalarak, yüce Allah’ın hangi ayetlerini değiştirerek, Hz. Peygamber ve Ehl-i beytine hangi iftiraları atarak bu katliamları meşrulaştırdıklarını bilmek, değerlendirmek ve bugün yaşanılan travmalarla mukayese etme mecburiyeti vardır. 14 asır geçtikten sonra biz hala Kerbela’nın ahu figanları üzerine bir güç ve iktidar inşa etmeye kalkışırsak Yezid’in düştüğü hatalara düşeriz.
01 Muharrem 1440’ın birliğimize ve beraberliğimize, İslam aleminde akan kan ve gözyaşlarının dinmesine vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum. Kalbinizden Hz. Muhammed muhabbeti, Ehl-i beyt muhabbetinin eksik olmamasını diliyorum.
YORUMLAR