Bir insan topluluğunun millet olabilmesi için bazı ortak değerlerinin olması gerekir. Ortak bir dil, tarihsel bir geçmiş ve sınırları belli bir vatan en önemlileridir. Bana göre en önemlisi de dildir. Çünkü dil; kişiler arası iletişimi sağlayan bir araçtır. Bir arada yaşayan ve birbirleriyle duygu ve düşüncelerini paylaşanlar aynı dili konuşmazlarsa birliktelikleri sağlıklı olur mu sizce?

Dil; ortak bir kültürü oluşturan en önemli kaynaktır. Acılarımızı, sevinçlerimizi, her türlü duygularımızı düşüncelerimizi yazılı ya da sözlü olarak anlatırken Türk Millet’i olarak Türkçe dilini kullanıyoruz. Şarkılarımız, romanlarımız, gazetelerimiz Türkçe yazılıyor. Neden? Çünkü; biz Türk Milletiyiz. Burası da Türkiye.

Peki. Sokağa çıktığınız zaman ne görüyorsunuz? Çarşı Merkezini, Alış Veriş Merkezlerini gezdiğinizde ne düşünüyorsunuz? Sizi bilmem ama ben kendimi oralara ait hissetmiyorum. Neredeyse hiç Türkçe tabela yok.

Geçtiğimiz hafta içi alış veriş merkezine gittim. Ortadaki etkinlik alanında bir gösteri varmış. Hiç bilmediğim, adını daha sonra öğrendiğim bir çizgi filmin yarattığı bir marka ana sınıfı çağındaki çocuklarla etkinlik yapıyordu. Çizgi film kahramanları maskeliydi. Belli ki çocuklar tanıyordu hepsini. Çocuklar boyama, tırmanma, zıplama yaptılar. Bu faaliyetler sırasında İngilizce dizi müziği çalınıyordu.

Bu faaliyette bize ait olan tek şey çocuklarımız. Kullanılan müzik, kıyafet, çizgi film müzikleri, marka, üretim yeri vb. her şey yabancıydı. Bunun gibi birçok faaliyetlerde çocuklarımız yönlendirme ortamlarında kalmaktadır. Kültürümüzden uzak, anne babanın değil, televizyon, sosyal medya ve reklamların çocuğu olarak yetişmektedir.

Bütün bunları anlatmamın sebebi şu: Yukarıda da bahsettiğim gibi insan topluluğunu, millet yapan; ortak değerlerimizdir. Dil, tarih, kültür birliği gibi bizi bir arada tutan özelliklerimizi kaybedersek işte asıl beka sorunu o zaman başlar.

Sonuç olarak; öncelikle dilimizi korumalı ve Türkçeyi iyi öğretip, geliştirmeliyiz. Belediyeler; tabelasında Türkçe kullanan iş yerlerine teşvik edici önlemler almalı. İngilizce öğretimi tekrar gözden geçirilmeli, yıllarca İngilizce dersi alıp konuşamayan bireyler yetiştirme komikliğinden kurtulmalıyız. Ayrıca sosyal medya konusu ele alınarak, dilimize, kültürümüze, tarihimize ve gelenek göreneklerimize uygun içerik üretilmelidir. Her alanda üretim teşvik edilerek ülkemiz; kendi kendine yeten ülke haline getirilmelidir.

İşte o zaman; emperyalizme ve vahşi kapitalizme karşı durabiliriz. İşte o zaman; yerli ve milli söylemi yerini bulur. İşte o zaman; beka sorunu yaşanmaz. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında düşündüğümüz Türkiye’yi görmek dileğiyle.