Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Hatice Kübra Derya

KARADENİZ NEDEN KARA?

Bizler, 21 Mayıs 1864 Çerkes sürgünü ve soykırımından sağ kurtulan, her zaman özlemini çektikleri vatanlarının hasreti ile, yabancı oldukları coğrafyalarda hayata veda edenlerin çocuklarıyız.

Hırçın Karadeniz en çok bize karadır… Bu acıya şahit hangi deniz berrak kalabilirdi.

Deniz 7 yıl boyunca insan kafataslarını top gibi kıyıya yuvarlarken, kargalar yuvalarını erkek sakalları ve kadın saçlarından yaparken, bu vahşete şahit oluyordu Karadeniz. Anne karnında bebekler, hasta yatağında yaşlılar katledilirken, insanlar can havliyle kaçarken, yakalananın başı kesiliyordu. Kesilen başlar, mızraklara geçirilip, sevinç naralarıyla köy köy dolaştırılıyordu. Yüzbinlerce kesik baş daha sonra Karadeniz’e atılıyordu. İnsan cesetlerinden çöplükler oluşuyordu. Ve o çöplüklere atılmış bir kadının kucağındaki bir bebek, ölmüş annesinden süt içmeye çalışıyordu. İşte bu vahşetin adı “Çerkes Soykırımı” idi.

Atalarımız Karadeniz’in azgın dalgalarında sessizliğe gömüldüler. Milyonlarımız açlıktan, susuzluktan, salgın hastalıklardan, sefaletten can verdi.

Tarihin en eski dönemlerinden beri yaşadıkları anayurtları Kafkasya`da eşsiz bir dil ve kültür geliştiren Çerkesler, 300 yılı aşkın süren onurlu direnişlerine rağmen Çarlık Rusya’sı ile büyük devletlerin sömürgeci politikaları ve stratejik hedefleri doğrultusunda soykırıma uğradılar.

Resmi olmayan rakamlara göre 1,5 milyona yakın Çerkes bir ay içinde sürgüne tabi tutuldu. Yol şartları, salgın hastalıklar ve açlık gibi nedenlerden, yaklaşık 500 bin Çerkes hayatını kaybetti.

21 Mayıs 1864’ten itibaren Çerkes toplulukları, başta Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerine sürgün edildiler.

Asimile olmaya direnirken, devletin ebediyetine sadakatle bağlılıkla, kültürel özelliklerini yansıttıkları devlet kanadında ve halk nezdinde itibar sahibi konumda yer aldılar. Dilini dahi bilmedikleri yeni vatanları Osmanlı Devleti’nin bağımsızlığı için en ön safta cepheden cepheye koştular.

21 Mayıs, Diaspora ile anavatanından koparılan soydaşların yüreklerinde eş zamanlı yanan kor bir ateştir.

21 Mayıs köklerinden koparılmış halkın farklı coğrafyalara dağılsa bile, bir olma iradesinin ve arzusunun şahlandığı günlerdir.

21 Mayıs, ulusal ve kültürel kimliğimizi yaşama ve yaşatma isteği ile geleceğe ışık tuttuğumuz günlerdir.

21 Mayıs, bir mazlum halkın, insanlığın vicdanına arz-ı hâlidir.

İnsanlık tarihinin kara lekelerinden biri olan Çerkes Sürgünü’nün 160. yıl dönümünde, özgürlük savaşlarında ve sürgün yollarında şehadete eren atalarımıza rahmet olsun.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER