AKLINI KİRAYA VEREN İSRAİL

İstanbul’da Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın ev sahipliğinde D8 üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının ve üst düzey temsilcilerinin Gazze’de ki mevcut kriz için toplandıkları gün, işgalci İsrail 4 rehineyi kurtarmak adı altında yardım tırı ile girdiği Nusayrat kampında yaptığı katliamda 274 Filistin’liyi şehit etti. Siyonist işgalciler 7 Ekim’den bu yana bir yudum suya muhtaç ettikleri Filistinliler için bütün uluslararası kuralları çiğneyerek Filistin’i kan gölüne çevirdi.

İsrail katliamlarını sürdürürken, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden üç aşamalı ateşkes kararı çıktı.

İlk aşamada hemen ateşkes, kadın, yaşlı ve yaralı esirlerin serbest bırakılması, Filistinli esirlerin takas edilmesi, İsrail güçlerinin Gazze’de nüfus bulunan yerlerden çekilmesi, insani yardımın artması, Filistinli sivillerin Gazze’nin kuzeyi dahil tüm şerit genelinde evlerine dönmesinin ve uluslararası toplumun gerekli konut katkısı yapmasının sağlanacağı yönünde karar çıktı.

Tarafların anlaşmasının ardından ikinci aşamada, krizin nihai olarak sonlandırılması için geri kalan esirlerin tümünün serbest bırakılması talep edilen kararda, İsrail’in tüm Gazze’den çekilmesi istendi.

Kararda, üçüncü aşamada, Gazze için birkaç yıla yayılan yeniden inşa planının başlatılacağı belirtilirken, ölen esirlerin de cesetlerinin teslim edilmesi öngörüldü.

Kararda iki devletli çözüme destek verilirken, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’nın Filistin Yönetimi altında birleşmesinin önemine dikkat çekildi.

BMGK’dan çıkan karar geç kalınmış bir karar olsa da Gazze için umut ışığı niteliği taşıyor. Gazze’de aylardır devam eden zalimliğin ve insanlık dışı soykırımın sona ermesi için ateşkes kararı bir an evvel uygulanmalıdır. Az değil 1950’lerden bu yana İsrail saldırılarına maruz kalan Filistin kalıcı huzuru hak ediyor.

21. yüzyılda 8 milyar insana bu acımasız soykırımı izlettiler. Müslüman ülkelerin gaflet içerisinde, ihanet çemberinde eridiklerini bütün dünyaya ispat ettiler. Böyle acizliğin yaşandığı bir çağda yaşamaktan utanır hale getirdiler.

İsrail sadece Filistin’in değil tüm insanlığın düşmanıdır. Yahudiliği çaldı, Siyonizm yaptı. Toprak işgal etti. Terörü yaydı. Organ çaldı, organ kaçakçılığının merkezi oldu. Hakkı çaldı, haksızlığa kurban etti. Gazze’yi kan gölüne çevirdi. Doymadı…

Demokrasi ve insan hakları getiriyoruz diyenler, İsrail’in yaptığı katliamlara göz yumdu, destek verdi. Bombalar yağarken, çocuklar ölürken, çocukları tedavi edecek doktorlar öldürülürkenken, yaralıları hastaneye taşıyacak ambulanslar bombalanırken, insanlar açlıktan ölürken, orantısız güç uygulanırken, bunları haber yapacak haberciler öldürülürken İsrail meşru müdafa hakkını kullanıyor diyenlerin maskesi de düştü.

Siyonist zulme dünyanın her yerinden tepkiler yükseldi. İsrail tepkilerle baş edemediği gibi siyasi ve askeri insan gücünü de her geçen kaybediyor. İstifalar peşi sıra gelirken, savaşacak asker konusunda büyük sorun yaşıyor. Ve en önemlisi Filistin’in direnişi ile her geçen gün daha da güç kaybediyor.  Bir halk düşünün; elinde silah, tank yok. Ellerinde iman gücünden başka bir güç olmayan bir halka karşı, dünyanın en şiddetli silahlarını kullanan ordu baş edemiyor. Bütün insanlığın vicdanını ezen bu lanetlenmiş kavim, aylardır yaptığı katliamlarla kendi sonunu hazırladı. Çünkü aklı da ABD tarafından kiralanmıştı. Allah’a dahi savaş açmış bu kavmin, ne yazık ki ateşkese uyacağına inanamıyorum. Bunların kalpleri mühürlenmiş, kulakları var duymuyorlar, gözleri var görmüyorlar, kalpleri var vicdanları yok. Bunların yaratımlarında merhamet yok. Kendi uydurdukları teolojik dogmaya bütün insanlığı mahkum ediyorlar. Tahrif eden, inkar eden, zulmeden bu zalimlerin gün gelir yeryüzünde bir çöp kadar değeri kalmaması  dileğiyle…