Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Pınar Bolluk

KADINA ŞİDDET- KANAYAN YARA

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, kadına yönelik şiddet sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın ortak sorunu. Ancak bu, bizim kendi evimizin önünü süpürmemiz gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. Ülkemizde son yıllarda bu konuda yasal düzenlemeler yapılmış, farkındalık kampanyaları düzenlenmiş olsa da, maalesef şiddet vakalarında ciddi bir azalma göremiyoruz.

Resmi istatistiklere göre, Türkiye’de her üç kadından biri fiziksel şiddete maruz kalıyor. Bu, kabul edilemez bir oran. Daha da vahimi, her gün neredeyse bir kadın, sırf kadın olduğu için öldürülüyor. Bu cinayetlerin failleri çoğunlukla kadınların en yakınındaki erkekler: eşleri, eski eşleri, sevgilileri veya aile üyeleri.

Peki, nasıl oldu da bu noktaya geldik? Bu sorunun cevabı karmaşık ve çok boyutlu. Ancak temelinde yatan en büyük etken, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve buna bağlı olarak gelişen ataerkil zihniyettir. Kadını ikinci sınıf vatandaş olarak gören, erkeğin kadın üzerinde hakimiyetini meşru sayan bu anlayış, ne yazık ki hala toplumumuzun bazı kesimlerinde varlığını sürdürüyor.

Yasal düzenlemelere gelince, Türkiye’nin bu konuda önemli adımlar attığını söyleyebiliriz. 2012 yılında yürürlüğe giren 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, önemli bir dönüm noktası oldu. Bu kanun, şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan kadınlara geniş koruma imkanları sağlıyor. Ancak uygulamada hala ciddi eksiklikler var.

Örneğin, koruma kararlarının etkin bir şekilde uygulanmaması, şiddet faillerinin yeterince caydırıcı cezalar almaması gibi sorunlar devam ediyor. Ayrıca, kadınların şikayette bulunma sürecinde yaşadıkları zorluklar, ekonomik bağımsızlıklarının olmaması ve toplumsal baskı gibi faktörler de şiddetin bildirilmesini ve önlenmesini zorlaştırıyor.

Farkındalık konusunda ise son yıllarda önemli gelişmeler yaşandı. Sivil toplum kuruluşlarının, medyanın ve sosyal medyanın etkisiyle kadına yönelik şiddet konusu daha fazla konuşulur, tartışılır hale geldi. Ancak bu farkındalığın henüz davranış değişikliğine yeterince yansımadığını görüyoruz.

Eğitim, bu noktada kilit rol oynuyor. Okullarda toplumsal cinsiyet eşitliği, insan hakları ve şiddetin her türlüsünün kabul edilemezliği konularında verilen eğitimler, gelecek nesillerin daha eşitlikçi ve şiddetten arınmış bir toplum inşa etmesinde büyük önem taşıyor. Ancak bu konuda da henüz yeterli seviyede olmadığımızı söylemeliyim.

Peki, neler yapılabilir? İşte size birkaç öneri:

1. Yasal düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması sağlanmalı, denetimler artırılmalıdır.
2. Şiddet faillerine yönelik cezalar caydırıcı olmalı ve kesinlikle uygulanmalıdır.
3. Kadınların ekonomik bağımsızlığını destekleyecek politikalar geliştirilmelidir.
4. Okullarda ve toplumun her kesiminde toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri yaygınlaştırılmalıdır.
5. Medya, kadına yönelik şiddet konusunda daha duyarlı ve sorumlu bir yaklaşım benimsemelidir.
6. Erkeklerin de bu mücadeleye aktif olarak katılması sağlanmalıdır.
7. Şiddet mağduru kadınlara yönelik destek mekanizmaları güçlendirilmeli, sığınma evlerinin sayısı ve niteliği artırılmalıdır.

Sevgili okuyucularım, kadına yönelik şiddet, sadece kadınların değil, tüm toplumun sorunudur. Bu utanç verici gerçekle mücadele etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur. Unutmayalım ki, bir toplumun gelişmişlik düzeyi, o toplumda kadınların gördüğü değer ve saygıyla doğru orantılıdır.

Türkiye, kadına yönelik şiddet konusunda maalesef hala uzun bir yolun başında. Ancak umudumuzu asla yitirmemeliyiz. Her birimiz, kendi çevremizden başlayarak bu konuda farkındalık yaratabilir, şiddete tanık olduğumuzda sessiz kalmayabilir, yetkililere bildirerek müdahale edebiliriz.

Gelin, kadınların korku ve endişe içinde yaşamadığı, her bireyin eşit ve özgür olduğu bir Türkiye için hep birlikte mücadele edelim. Çünkü biliyoruz ki, kadınlar özgür olmadan hiçbirimiz özgür olamayız.

Saygılarımla,

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER