Trafikte bayan sürücülerin kötü araba kullandığına dair genel bir algı var. Özellikle sosyal medyada yapılan yorumlarda bu açıkça görülüyor. Kadın sürücüler hakkında herkesin bir sözü, anlatacak hikayesi var maalesef ki. Bazıları trafikte oluşan birçok olumsuzluğun nedeni olarak, kadın sürücülerin sayılarının gün geçtikçe artması olarak düşünüyor. Peki gerçekten durum böyle mi? Yoksa bu durum algıda seçicilikten mi kaynaklanıyor?

Yapılan araştırmalara göre kadınların da erkeklerin de trafikte yaptığı hatalar ve birbirlerinin araba kullanma yöntemleri değişiklik gösterebiliyor. Maalesef trafikte kurallarına harfi harfine uyanlar daha çok kadınlar ya da erkeklerdir diyemiyoruz. İstatiksel araştırmalarda trafik kazalarında ölenler ve yaralananlar cinsiyetlerine göre incelendiğinde ise ölenlerin %77,2’sinin erkek, %22,8’inin kadın, yaralananların ise %70,5’inin erkek, %29,5’inin kadın olduğu görülüyor. Bu da gösteriyor ki cinsiyete bakılmaksızın bir anlık dikkatsizlik veya kurallara uymamak geri dönülmez sonuçlara sebebiyet verebiliyor.

Kadınlar ve erkekler kendi doğalarını trafikte de yansıtıyor. Bayanların erkeklerden daha dikkatli ve tedbirli olmaları en belirgin fark. Örneğin bayanlar yavaş araba kullanmakla eleştiriliyor. Hızlı akan bir trafikte bu bir sorun olarak görülüyor. Ancak hız sınırının belli olduğu yollarda kurallara uygun hareket etmek de doğal bir davranış. O nedenle bu eleştirinin kesin bir haklılığı yok. Ayrıca kadınlar erkeklere göre araba ile daha geç tanışıyor ve bir çok kadın sürücü erkekler kadar araba kullanma şansı bulamıyor.

Sonuç olarak trafikte herkesin aynı deneyime, yeteneğe ve anlayışa sahip olmadığını göz önünde bulundurmamız gerekir. Bu sadece kadınlar ve erkekler için değil, yaşlılar, araç kullanmayı yeni öğrenenler ve diğer özel durumu olan insanlar için de geçerli. Bazen biraz geç gitmek, bir ışık sonra geçmek, daha anlayışlı olmak trafik stresinden bizleri ve olası kazalardan bizleri koruyabilir.