Öncelikle geçmiş Kurban Bayramınız kutlu olsun.  Kestiğiniz kurbanlar hak katında kabul olsun inşallah.

Bayram denilince aklımıza hemen eski bayramlar geliyor.  Evet, bizim çocukluğumuzda bayramlar daha güzeldi sanki ama zamanın ruhu dediğimiz şey var. Bu zamanda değişen; şartlar, yaşam biçimi, ekonomik koşullar bayramların kurgusunu değiştirdi.

Eskiden Kurban Bayramı sabahı sokakları dolaştığınızda, her evin önünde kurbanı ile uğraşan insanlar görürdünüz. Günümüzde ise,  toplu kesim yerleri ve tesisler inşa edilerek şehirlerdeki bu dağınık ve anti hijyenik durumlar ortadan kaldırıldı. Şimdi, kasapların önünde ciğer bekleyen kediler gibi bekleşen insanları görüyorsunuz.

İş tamamen sektörleşti. Çevre köylerde yatırım yapan kişiler adeta fabrikasyon kesim yerleri kurarak hizmet veriyorlar. Bir taraftan canlı giren kurbanlık öbür taraftan poşetlenmiş olarak sahibine ulaştırılıyor. Prensip olarak herkes memnun. Yatırım yapanlar kazançlarından, kurban kesenler yorulmadan etlerini elde etmekten.

Peki, bu hizmet yerleri hijyen koşullarını yerine getiriyor mu? Bunu denetlemesi gereken Belediye, İl Sağlık Müdürlüğü, Tarım İl Müdürlüğü gibi kurumlar görevlerini yapıyor mu? Gördüğüm kadarıyla, hayır.

Kesim yapılan yerler ahırlarla bitişik. Ahırdan alınan kurbanlık, devamındaki beton zeminde kesiliyor. Akan kan; bazı yerlerde kanallarla, bazı yerlerde açıktan akıtılarak derelere ya da kanalizasyon sistemine gönderiliyor. Daha sonra derisi yüzülen kurbanlık, askıya alınarak parçalara ayrılıyor. Bütün bu işlemler açıkta yapılıyor. Sinekler ve uçuşan tozları varın siz hayal edin.

Dört parçaya ayrılan etler çalışanlar tarafından kucaklanarak arabalara ya da sıyırma işlemlerinin yapılacağı masalara alınıyor.  Etleri kucaklayan işçilerin kıyafetleri kan içinde. Akşama kadar o kıyafetle çalışan işçilerin üzerinde oluşan mikroorganizmalar nelere yol açabilir bilmem! Bir de etlerin konulduğu ağaç masalar var ki…!

Hijyen koşullarının hiç birini taşımayan ortamlarda yapılan kurban kesimi; dinimizin emrettiği usullere uygun mu? Buralarda yapılan kesimlerin dinen uygun olup olmadığı kontrol ediliyor mu? Fetva makamı olan kurumlar bu kesimleri onaylıyorlar mı?

Bakın ben gördüklerimi anlatayım. Siz uygun olup olmadığına karar verin. Kesim yapılan yerler ahırların devamı olduğu için sırasını bekleyen kurbanlıklar kesilen hayvanları hem görüyorlar hem de kan kokusunu alıyorlar. Adeta deliye dönen kurbanlıklar, çoğu zaman gözleri bile bağlanmadan, kasabın önüne getiriliyor. Burada arka ayağına çelik halat bağlanan kurbanlık havaya kaldırılıyor. Dengesini kaybeden hayvan düşerek başını hızla beton zemine çarpıyor ve acıyla bağırıyor. Şansınıza kurbanlığınız kıble yönüne döndüyse iyi, dönmediyse fark etmez tekbir başlıyor. Bazen bir bazen iki bazen de üç defa tekbir getirilip vekalet alınıyor. Tekbir getirenlerin ve kasapların abdestli olup olmadığı, dini gerekleri yerine getirmediği bilinmiyor. Hatta bizzat şahit olduğum ağzı bira kokan görevli kişilerin de tekbir getirdiği oluyor. Sonra “Ya Allah” deyip kesim yapılıyor. Kurbancağızın kanı tam akmadan ve hatta canı tam çıkmadan asılması ve asılan hayvanın çırpınması gördüğüm ve içimi acıtan bir izlenim.

Evet değerli okurlar; bu anlattıklarım sizinde çoğu zaman şahit olduğunuz kurban manzaraları. Eksiği var fazlası yok. Bu anlattıklarım 21 yüzyıl Türkiye’sine yakışmıyor. Kesilen kurbanların İslami usullere uygun, sağlıklı ortamlarda kesilmesi için görevli kurumları göreve çağırıyorum. Gelecek yıla kadar düzenlemeler ve görevlendirmeler yapılabilir. Biz de huzur içinde ibadetimizi yerine getirebiliriz. Aksi halde birçok insan ki bende dahil, bu dini vecibeden soğuyacaktır. Sağlıcakla…