Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Pınar Bolluk

Anne Yemeklerine Özlem: Mutfağımızdaki Sevgi Kokusu

Sevgili okuyucularım,

Bugün sizlerle çok özel bir konuyu paylaşmak istiyorum. Her birimizin kalbinde derin izler bırakan, bizi çocukluğumuza götüren o eşsiz anne yemeklerinden bahsedeceğim. Bilirsiniz, anne yemekleri sadece karın doyurmaz, ruhumuzu da besler. O mutfaktan yayılan kokular, tencereden yükselen buharlar, ve annemizin maharetli ellerinden çıkan lezzetler… Hepsi birer şifa gibidir adeta.

Geçen gün annemin eski tarif defterini karıştırırken, sayfalar arasında gezinirken bulduğum leke izleri, kenarlarındaki notlar beni bambaşka zamanlara götürdü. Her anne yemeğinin arkasında bir hikâye, bir anı, bazen de küçük bir ders vardır. İşte size benim en sevdiğim beş anne yemeğini ve onların ardındaki özel hikayeleri anlatmak istiyorum.

1. Mercimek Çorbası: Annemin Şifa Kasesi

Soğuk kış günlerinde, okuldan eve döndüğümde beni karşılayan o mercimek çorbasının kokusu… Annem her zaman derdi ki: “Bir kase sıcak çorba, bin derde devadır.” Onun mercimek çorbası sıradan bir çorba değildi elbette. İçine koyduğu kızarmış ekmek küpleri, üzerine gezdirdiği nane ve kırmızı pul biber, ve en önemlisi içine kattığı o tarif edilemez anne sevgisi… Hasta olduğumda, üzgün olduğumda, ya da sadece yorgun olduğumda, o çorbanın her kaşığı bana güç verirdi.

2. Patlıcan Musakka: Sabır ve Sevginin Harmanı

Annemin patlıcan musakkası bir sabır gösterisiydi adeta. Patlıcanları tek tek közlemesi, soğanları ince ince doğraması, kıymayı özenle kavurması… Her katmanında ayrı bir emek vardı. “Acele işe şeytan karışır” derdi hep. Bu yemeği yaparken gösterdiği özen, hayatta her işin sabırla yapılması gerektiğini öğretti bana. Şimdi ne zaman musakkka yapsam, o aynı özeni göstermeye çalışıyorum, ama nedense anneminkinin tadını tutturamıyorum.

3. Mantı: Küçücük Hamurda Kocaman Emek

Mantı, bizim evde bir ritüeldi sanki. Annem hamuru açarken ben de yanında oturur, küçücük kareleri kesmeye çalışırdım. “Her mantının içine bir tutam sevgi koy” derdi annem. Mantıları tek tek katlarken anlattığı hikayeler, verdiği hayat dersleri hâlâ kulaklarımda. O gün belki sadece mantı yapmayı öğrenmedim, aynı zamanda sevgiyle yapılan her işin nasıl sanata dönüştüğünü de gördüm.

4. Zeytinyağlı Yaprak Sarması: Sabahın İlk Işıklarıyla Başlayan Maraton

Bahar gelip de asma yaprakları kendini gösterdiğinde, annem erkenden bahçeye iner, en taze yaprakları toplardı. Yaprak sarması yapmak için mutfağa girdiğinde güneş yeni doğuyor olurdu. Ben de yanında oturur, pirinçli harcı yapraklara yerleştirmeye çalışırdım. “Sıkı sar ama canını da acıtma” derdi yapraklara. Bu söz, sadece sarma için değil, hayattaki tüm ilişkilerimiz için de değerli bir öğüt oldu zamanla.

5. Sütlaç: Tatlı Anıların Şahidi

Özel günlerin, bayramların, misafir akşamlarının vazgeçilmezi… Annemin sütlacı, içine kattığı bir tutam tarçınla, üzerinde kızaran o ince kabuğuyla bambaşkaydı. “Tatlı yiyelim tatlı konuşalım” diyerek sofraya getirirdi her seferinde. O sütlacın etrafında ne sohbetler edildi, ne kahkahalar atıldı, ne sırlar paylaşıldı…

Anne yemekleri sadece birer tarif değil, içinde sevgi, emek, sabır ve bir ömür boyu sürecek anılar barındıran hazinelerdir. Her birinin kendine has bir hikayesi, her birinin bize öğrettiği ayrı bir hayat dersi vardır. Şimdi kendi mutfağımda, annemin tariflerini yaparken, o aynı sevgiyi, o aynı özeni göstermeye çalışıyorum. Her yemekte onun ellerinin bereketini, onun yüreğinin sıcaklığını arıyorum.

Peki ya sizin en sevdiğiniz anne yemeği hangisi? Hangi lezzet sizi çocukluğunuza götürüyor? Hangi yemeğin kokusu anneannenizin mutfağını hatırlatıyor? Paylaşımlarınızı bekliyorum…

Sevgilerimle,

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER