Her yıl dünya liderlerini ABD’nin New York kentinde bir araya getiren BM Genel Kurul görüşmelerinin 79’uncusu 22 Eylül’de “Geleceğin Zirvesi” ile açıldı. Genel Kurula 190 ülkeden üst düzey katılım sağlandı.Yüksek düzeyli hafta olarak bilinen ve liderlerin konuşmalarına ev sahipliği yapılan oturum ise 24 Eylül’de başladı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerikan rüyasının başkenti Newyork’da Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu’na 14. kez hitap etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ajandası doluydu.
– İsrail’in katliam politikası, Filistin’de akan kanan durması, kalıcı ateşkes umudu, insani yardımların engelsiz akışı, bölgenin daha büyük felaketlere sürüklenmemesi için İsrail üzerindeki tepkinin ve baskının arttırılarak savaşın yayılmasının önlenmesi,
– Aileyi hedef alan cinsiyetsizleştirme politikaları,
– Irkçılık ve İslamofobi,
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İkinci Dünya Savaşı sonrası uluslararası barışı ve güvenliği korumak amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler’in kuruluş amacını ifa etmekte yetersiz kaldığını tüm dünyaya haykırdı. Konuşması sık sık alkışlarla kesildi.
İnsanlığın artık taşınamaz olan tüm yükünü ortaya koyarak, dünya liderlerine, Amerika ve İsrail’e teslim olan devletlere son çıkış yolunu gösterdi.
“Bundan 70 sene önce nasıl Hitler insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa, Netanyahu ve cinayet şebekesi de insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır.” sözleri ile Gazze soykırımı konusunda Birleşmiş Milletler’i kurumsal olarak bir kararın eşiğine getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2013 yılındaki BM konuşmasında geçen “Dünya Beşten Büyüktür” sözü ile 5 ülkenin BM’yi etkisizleştirdiğini savunmuştu. Tarihi çıkışı; dünyayı uçuruma sürükleyen ülkeleri ve onların peşine takılanları ikaz niteliğindeydi. İsrail’i durduramayan Birleşmiş Milletler’in bir işe yaramadığını ise bir kez daha Birleşmiş Milletler Kurulu’nda 14. Hitabında ortaya koydu.
Gazze Soykırımı dile kolay 12. ayını geride bırakmak üzere. Bazı Avrupa Birliği ülkeleri sorgulama noktasındalar artık. İspanya, Norveç, İrlanda ve Slovenya Avrupa Birliği üyesi ülke sıfatıyla soykırımın karşısında durup, Filistin’i devlet olarak tanıyarak Amerika’nın güdümünden çıkmak üzere olduklarını gösterdiler.
İsrail Gazze’de soykırıma devam ederken, Batı Şeria’daki işgalini arttırıp diğer yandan da Lübnan’a savaş açması, coğrafyayı ve dünyayı yeni bir savaşın eşiğine getiriyor. İsrail’i durdurması gereken, böyle de bir vazifesi olan Birleşmiş Milletler İsrail terörü karşısında suskunluğu ile artık iflas bayrağını çekmiştir. İnsan hakları, demokrasi, hukuk ve küresel adalet gibi asırlık birikimi olan kavramların içi boşaltıldı. Bu kötü gidişatı tersine çevirecek bir rüzgar esmiyor. Gazze tüm dünyanın maskesini indirdi. Birileri düğmeye bastı. Dünyada sistemli bir yıkım başladı.
Giderek zalimleşen, haydutlaşan bir haydut devlet, avuç içi kadar toprak parçasına sıkıştırdığı 2,3 milyon insana karşı 1 yıldır barbarlığın her türlüsünü sergiliyor. Ve bunu bütün dünyaya seyrettiriyor.
İsrail Gazze’deki bebekleri, beşiklerinde katlederken, BM’nin elinden tek gelen şey sağ kalan çocuklara çocuk felci aşısı uygulamaktı. Aşılanan çocuklardan kaç tanesi şuan hayatta kim bilir.
Gelecek nesiller için daha güvenli, daha barışçıl, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir dünya vaat eden Gelecek Paktı BM’de kabul edildi. Sonunda, sürdürülebilir güvenli bir dünya için diplomatik çözümler çıktı mı? HAYIR!
Bu umudu ve inancı niçin Gazze için de diri tutmadınız?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM kürsüsünde geçmiş 13 hitabında olduğu gibi, dünyanın gözlerinin içine bakarak yaptığı konuşmalar ve ağır tespitler dışında BM’den çıkan umut verici bir sonuç yok.
Tarih bir gün kimin nerede durduğunu yazacak. Filistin şuan bizim sınavımız. Biz zulüm karşısında susan dilsiz şeytan olmadık. İnsanlığımızın sınandığı bu zor günlerde biz Filistin’in haklı davasının yanında olmaya hakkı hakikati savunmaya devam etmeliyiz.
YORUMLAR